PİSTLERİ FETHETTİM

“Kayak öğrendikten sonra düşe kalka çıktığım pistleri, fotoğraf makinemle yeniden fethettim”

Erzurum’un tanıtımı için birçok projeye imza atan foto muhabiri Onur Sağsöz, kış sporlarını yakından takip ediyor. Erzurum Palandöken’de görev yapan Sağsöz, “Kayak öğrendikten sonra düşe kalka çıktığım pistleri, fotoğraf makinemle yeniden fethettim. Artık her noktaya ulaşabiliyor, usta bir kayakçı olarak pistin her noktasında deklanşöre basabiliyorum” sözleriyle mesleki başarısında kayak bilmenin etkisini anlattı. Sağsöz, kurduğu internet sitesi palandöken.com’la yaşadığı kentin uluslararası tanıtımı için çabaladığını söyledi. Onur Sağsöz ile kış ve kayak fotoğrafçılığı hakkında keyifli röportaj gerçekleştirdik.

Röportaj: Günsu ÖZMEN

Onur Sağsöz kimdir? Mesleki yolculuğu nasıl başladı?

Mesleğe ilk adımı attığımda 17 yaşımdaydım, birçok alaylı gibi “ofis boy” olarak adım attım içeri. Çay götürüp, getiriyor, faks çıktılarını daktiloya geçiyordum. Karanlık oda da siyah beyaz filmlerin banyosunu yapıyor, kartlara basıyordum. 20’li yaşlarımda makineyi elime tutuşturdular. O gün, o makine ile bir görev için Emniyet Müdürlüğü’ne gittim. O zamandan bu yana mesleğin içindeyim. Gazete ve ajanslarda çalıştım ve hala sırtımda çanta, boynumda makine gece gündüz demeden çekip, yazıyorum.

Birçok kayak fotoğrafları çektiniz ve çekmeye de devam ediyorsunuz. Fotoğraf çekme merakınız nasıl başladı? İlk fotoğraf makineniz hangisiydi?

İlk fotoğraf makinemi annem almıştı ki, çok meraklıydım. Büroda muhabir ağabeylerimin makinelerini kurcalamayı çok severdim. İlk başlarda çok kızarlardı, makinelerini saklarlardı ama öğrenmek istediğimi anladıklarında bana çok yardımcı olmuşlardı. Her fırsatta onlarla birlikte habere giderdim. Palandöken’de bunların başında geliyordu. Sık sık Palandöken’e gitmeye başlamıştım. Araba bulamayıp, otostopla ya da yürüyerek tesislere giderdim. Pistleri de düşe kalka bir şekilde aşıyor, belirlediğim açılardan kayakçıları fotoğraflıyordum.

KAYAK BİLMEK FOTOĞRAF ÇEKMEMDE BÜYÜK AVANTAJ

Kayak fotoğrafçılığına nasıl başladınız? Kayak bilmenin fotoğrafınıza etkisi var mı? Kar üstünde fotoğraf çekerken ne gibi zorluklar yaşıyorsunuz?

Elbette kayak bilmek fotoğraf çekmemde büyük avantaj sağlıyor. Tabi her işte olduğu gibi bunun da ciddi zorlukları var. Öncelikle ekipman yükü. Zaman zaman denge sorunu yaşatabiliyor ama bir şekilde bunun da üstesinden geliyorum.

İlk başta kayağa da merakım vardı ancak çok pahalıydı. Herkesin yapabileceği bir spor değildi. Ancak çok kararlıydım hem kayak öğrenecek hem de bunu mesleğime entegre edecektim. Öyle de yaptım. Bu spora gönül vermiş arkadaşlarımın sayesinde kayak öğrendim. Önceleri makineyi boynuma takıp, yürüyerek düşe kalka çıktığım pistlere bakışım değişti. Kayak öğrendikten sonra düşe kalka çıktığım o pistleri, fotoğraf makinemle yeniden fethettim. Artık her noktaya ulaşabiliyor, usta bir kayakçı olarak pistin her noktasında deklanşöre basabiliyorum. Deniz seviyesinden 3 bin 176 metre yükseklikteki Palandöken’in Ejder zirvesinden bile kayabiliyordum ki Türkiye’nin en zor pisti. Tabi bu durum fotoğraflara da yansıdı. Kayak yarışları olsun, snowboard gösterileri ya da kışa dair bir etkinlikte daha rahat, daha kaliteli fotoğraflar çekmeye başladım. Geçen zaman içinde Türkçe domain alarak Palandöken.com’u kurdum. Bu platformda hem görsellerimi yayınlıyor hem de Palandöken’den kış turizmiyle ilgili haberler veriyorum.

GÜVENLİK ÖNCELİĞİM

Kış tatili denilince akla ilk kayak sporu geliyor. Kayak fotoğrafı çekerken en çok dikkat ettiğiniz şeyler nelerdir?

Birinci öncelik, güvenlik. Bireysel bir spor olan kayakta her ne olursa olsun kask olmadan piste çıkmam. Çünkü sırtımda belli ağırlıkta çantam, boynumda makinem var. Hem kendi hem de başkalarının güvenliğini düşünmek durumundayım. Fotoğraf çekerken de yine hem kendi hem de kayakçıların güvenliğini düşünür, buna göre açı belirler, konuşlanırım. Özellikle yarışlarda daha dikkatli olurum. Çünkü sporcuların yarış heyecanı zirve yapar, kapılardan geçerken kontrolü kaybedip kenarda olan ben ya da başkalarına çarpabilirler. Bu nedenle çok dikkatliyimdir.

Daha iyi kayak fotoğrafları için doğru ekipman çok önemli. Siz hangi makine ve lensleri kullanıyorsunuz?

İmkânlarım ölçüsünde alabildiğim Nikon D810 ve Nikon D7500 ile 24-70, 18-140, 70-200 lensleri kullanıyorum. Şimdilik idare edebiliyorum. Umarım dolar düşer de ben de ekipmanımı yenileyebilirim.

KAYAK POTANSİYELİNE RAĞMEN İSTENİLEN SEVİYEDE DEĞİL

Türkiye’de kayak nerde sizce?

Türkiye’de kayak sporu ne yazık ki potansiyeli olmasına rağmen istenilen seviyede değil. Ben de Uluslararası Kayak Federasyonu’nun yayın organlarını takip ediyorum. Kayak sporunda önde gelen Avrupa ülkelerinin internet sitelerini tarıyor, yarış fotoğrafları, sporcu enstantanelerini inceliyorum. Bunlar bana fikir veriyor. Ne yalan söyleyeyim çoğu zaman kopya çekiyorum. Çünkü ülke olarak kayakta, Avrupa’dan açık ara gerideyiz.

Pistteki fotoğrafları çekmek için havanın belirli bir zamanını bekliyor musunuz? Hangi ışık koşularında çekim yapıyorsunuz?

Hava durumu, kar yağışı ve ışık çok önemli unsurlar. Ulusal ya da uluslararası yarış organizasyonları öncesinde, meteorolojik veriler ve tahminlerden yararlanılıyor. Sürpriz bir durum olmadığı sürece pek sorun yaşamıyorum. Ancak bir yarış ya da etkinlik sırasında ani gelişen tipi ya da sis her şeyi felç edebiliyor. Bu durumda eli boş dönüyorum.

Kış fotoğrafçılığı oldukça zor sanırım, aynı zaman da hava şartları ile mücadele ediyorsunuz. Bir göreve gidecek kış fotoğrafçısının ekipmanı ne olmalı?

Palandöken’den örnek vereyim. Kasım ayı başlarında hava sıcaklığı sıfırın altında eksi 8-12 derece oluyor. Aralık, ocak ve şubata geldiğimizde gece en düşük sıcaklığın eksi 30’lara kadar düştüğünü görüyoruz. Tabi bu kimseyi korkutmasın. Gün içinde bu eksi 8-10 arasına iniyor. Haliyle kıyafet tercihi çok önemli. Ben çoğunlukla termal içlik, nefes alan kumaşlı salopet, mont ve bere kullanıyorum. Eldiven olmazsa olmazım. İnce ve sıcak tutan ürünleri tercih ediyorum çünkü makine kavrama ve deklanşöre basmam da bu önemli. Ayrıca kayak ayakkabısı giyinilmediği anlarda kar ayakkabısı da su geçirmez özelliğine sahip olmalı.

BEMBEYAZ KARLAR ÜSTÜNDE SÜZÜLMEK GİBİSİ YOK

Soğuk sıcak farkı makinede ve lenste kalıcı sorunlar yaratır mı?

Sıfırın altında eksi 10-15 derecede makine ya da lensi korumak çok zor. Ben ekipmanımı polar ürünlere sarıyorum. Kullanmadığım zamanlar montun içinde tutmaya çalışıyorum ama tabii yine de etkilenmemesi mümkün değil. Soğuktayken aniden sıcak bir ortama girmemeye çalışıyorum. Makine ve lensleri genellikle araç içinde bir süre bekletip, sonra oda sıcaklığına alıyorum. Bunu yapmama rağmen özellikle silikon kısımlar zaman içinde kendini bırakabiliyor.

Kış ve kayak fotoğrafçılığına merakı olanlara ve bu alanda fotoğraf çekmeye başlayacaklara ne tavsiye edersiniz?

Kayak çok keyifli bir spor. Kayak yaparken kendinizden başka bir şey düşünemezsiniz. O anlarda beyin adeta yenilenir. Bembeyaz karlar üstünde süzülmek gibisi yok. Fotoğraf merakınız da varsa bu ikisini pekiştirebilirsiniz. Deniz seviyesinden metrelerce yükseklikteki dağların, doyumsuz güzelliklerini görmek ve fotoğraflamak için öncelikle uzmanından kayak dersi almalısınız. Güvenliğe de dikkat ettiniz mi hiçbir sorun kalmaz. Bakın şimdi aklıma geldi. Foto Muhabirleri Derneği üyelerine Palandöken’de bu anlamda eğitim kampları düzenleyebiliriz. Foto muhabirlerinin kayak öğrenmesi bence harika olur. Evet evet, bunu Rıza Özel başkanımla da paylaşmalıyım. Belki bu sezon meraklı birkaç foto muhabirine kayak öğretir, Palandöken’de misafir edebiliriz.