HABERİN YÜKÜ OMUZUMUZDA

Yaz kış demeden günün her saatinde tüm zor koşullara rağmen birkaç dakikalık görüntüleri ekranlarınıza taşıyan haber kameramanları. Haberin yükünü sırtlayan basın emekçilerinden kameraman Namık Okutan’ı dinledik. “Dünyaya bir daha gelsem yine bu mesleği yapardım” diyerek meslek aşkını anlatan Okutan, kameramanlığının bugün geldiği noktayı da “Canlı yayın aracı gibi gezmek zorundayız” diyerek özetliyor.

 Şenay Güner / Haber/Fotoğraf

Basının kurşun askerleri! Haber kameramanları. Kamuoyunu için ulusal ve uluslararası ekonomik, siyasi, kültürel, güncel gelişmelerin yanı sıra savaş ve doğal afet gibi pek çoğumuzun yüzleşmekten çekindiği acı gerçekleri en kısa sürede yayına ulaştırmaya programlanmışlardır. Hiç düşündünüz mü, her gün risk alarak hatta yaşamını kaybetme pahasına işini yapan haber kameramanları, neler yaşıyor? Milyonları bilgilendiren medyanın görünmeyen bu yüzlerini biz ne kadar tanıyoruz? Bu soruların yanıtını meslekte çeyrek asrı geride bırakmış, NTV kameramanı 49 yaşındaki Namık Okutan’dan dinleyelim.

BABA MESLEĞİ

16 yıldır NTV kanalından yayınlanan pek çok görüntüye imza atan Okutan, aynı zamanda TRT’nin ilk kameramanlarından İsa Okutan’ın da oğlu. Meslekte 50’inci yılını doldurmasına rağmen hala kamera başında görev yapan baba Okutan, ülkemizdeki ilk “İcraatın içinden” programını hazırlayan ekipte görev alanlardan biri. Sektördeki çoğu kameramana hocalık yapan baba Okutan, oğlunun bu görevde olmasını istememiş. Ancak, babasının iş ortamı, reji, stüdyo ve evde bulunan bozuk kamera veya 8 mm’lik sessiz filmler Namık Okutan’ı ilgisini çekmeye başlar. Namık Okutan’ı bir başka ilgi alanı da Indiana Jones’tir. Odasında afişleri asılı olan bu kurgusal karakter Okutan’ı arkeolojiye yönlendirir. Bu iki ilgi alanı Okutan’ın hayatını şekillendirir.

25 YILLIK EMEK

Okutan, Hacettepe Üniversitesi Arkeoloji Sanat Tarihi Bölümü öğrenciliğinin yanında kameramanlık yolunda da ilk adımını atar. Ülkemizde özel televizyon yayınlarının başlaması ile 1994’de Flash TV’ye kameraman olarak giren Okutan, üniversite eğitimini tamamlar, fakat yaşama vizörden bakmayı tercih eder.

Okutan, mesleğe başladığı ilk dönemlerini şöyle anlatıyor:

“İlk görev, bir sokak çekimiydi. Bir kedinin hareketlerini kayda alarak ilk görüntümü çekmiştim. Ardından 1994 yılında profesyonel olarak Flash TV’de mesleğe başladım. Askerliğim döneminde de mesleğimi yapma imkânım oldu. Burada çektiğim tanıtım filmi TRT’de yayımlandı. Askerlikten sonra sırasıyla Kanal 9, BRT, Skytürk ve 16 yıldır halen çalışmakta olduğum NTV’ye girdim. Yaklaşık 25 yıldır haber kameramanlığı yapıyorum.”

OMUZA BİNEN YÜK

Fiziksel olarak kamera taşıma ve kullanmanın çok güç olduğunu, insan vücudunun kamera gibi tek omuzda taşınan bir ağırlığa uygun olmadığını kaydeden Okutan,

“Gazi üniversitesi kameranın yarattığı fiziksel sıkıntılar üzerine bir araştırma yaptı, denek olarak da bizleri kullandı. Hepimizin sağ omuzda güç kaybı, posttur bozukluğu, bel ve boyun fıtığı gibi fiziksel birtakım sorunlar tespit edildi. 10 kameramanın dokuzunda mutlaka fiziksel rahatsızlıklar oluşuyormuş. Bu da kamera taşımadan veya omuz çekim yapmaktan kaynaklanıyormuş. Bu fiziksel zorlukların yanı sıra kameramanlar için sokakta haber takibi yapmak çok tehlikeli. Çoğu insan kavga, patlama, doğal afet, kargaşa gibi ortamlardan kaçarken biz olay yerine en yakın yere konumlanıp görüntü almak zorundayız. Sokak hareketleri dediğimiz eylemlerde biber gazı, su müdahalesi yapılacağını biliyoruz ama gözümüz kapalı görüntü kaydı yapacak yeteneğimiz olmadığı için alana girmek zorundayız. Güvenlik güçlerinin de biraz kontrollü olması gerekiyor. Süleyman Demirel’i izlediğimiz bir gün korumaların aşırı müdahalesi sonucu otoparka düştüm ve kamera parçalandı” ifadelerini kullandı.

DEPREM FOBİM NASIL BAŞLADI

Yayıncılığın her zaman toz pembe bir tablo çizmediğini, hayati tehlikeler taşıdığını, yaşamlarının bıçak sırtında olduğunu anlatan Okutan, şunları söyledi:

“1998 yılında Türk birliğinden önce Kosova’ya gittim. Gündüz dolaştığımız sokaklarda gece insanlar öldürülüyordu. Basın sektörü aslında riskli bir alan. Önemli kişileri takip ediyoruz, olası tüm risklere karşı savunmasızız ama bu da bizim görevimiz ve yapıyoruz. 17 Ağustos depreminde Adapazarı’ndaydım, günlerce ölü insan görüntüleri, enkaz bölgesindeki yardım çığlıkları, sokakta ceset kokuları içinde açlık ve uyumaya fırsat olmayan koşullarda yaşadık. Ankara’ya döndüğümde karın şişliği şikayeti nedeniyle doktora gittim, doktor aynı rahatsızlık nedeniyle gelen başka basın çalışanlarının olduğunu söyledi. Uzun bir süre hatta hala deprem oluyormuş gibi sallandığımı hissediyorum, deprem fobim oluştu.

TARİHE TANIKLIK EDİYORUZ

Yakın geçmişte yaşadığımız Gezi Parkı eylemleri veya 15 Temmuz darbe girişimi gibi olaylara tanıklık ettim. Türkiye siyasi tarihinde çok önemli sayılan, 10’uncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’e Anayasa kitapçığı fırlatmasına da şahit oldum. Bu olay Türkiye siyasi tarihinde çok önemli bir olaydı ama bizler o an haberi takip ederken olayın ciddiyetini fark edemeyebiliyoruz, tarihte önemli pek çok buna benzer olaya tanıklık ediyoruz.”

UFKUMU AÇTI

Okutan, her zaman çözülemeyen ücret sorunu ve getirdiği hayati tehlikelere rağmen mesleğin özel ve güzel yanlarını ise şu sözlerle anlattı:

“Pek çok insanın giremediği özel bölgelere girebildim. Farklı ülkelerin parlamentolarında önemli kurum veya kuruluşlarında yayın yaptım. Çok sayıda dünya lideriyle; Papa, İngiltere Kraliçesi Elizabeth, eski ABD Başkanı Bill Clinton, 8’inci Cumhurbaşkanı Turgut Özal, 9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, eski başbakanlardan Tansu Çiller, Bülent Ecevit ve Mesut Yılmaz ile yakın çalışma imkânım oldu. 50’den fazla ülke gezdim, Avustralya hariç her kıtaya gittim. Farklı ülkeler, medeniyetler, insanlar tanıdım bu da ufkumu, algılarımın açılmasını sağladı. Sayamayacağım kadar insan tanıdım.”

HABER KAMERAMANI…

Kameraman ve haber kameramanının aynı teknik cihazı kullandığını ancak haber kameramanlığının bakış açısı dolayısıyla farklılık gösterdiğini söyleyen Okutan, çalışılan alan, çekilen konu, çekim teknikleri, çalışma şartları ve malzemeler ile koordineli çalışma, hızlı ve doğru karar verme yetisinin haber kameramanının olmazsa olmazı olduğunu vurguladı.

BAŞKENTTE KAMERAMAN OLMAK…

Okutan, Başkent’te kameraman olmakla ilgili ise “Diğer illerdeki meslektaşlarımız kızacak ama Ankara Başkent. ‘Merkezi Hükümet’ dediğimiz Başkentte çalışan basın mensupları doğal olarak farklı oluyor. Çünkü burada devletin tüm zirvesini takip ediyoruz. Meclis, bakanlıklar tüm resmî kurumların burada olması, yabancı devlet adamlarının yine buraya gelmesi haliyle bizleri farklı bir noktaya getiriyor. Ülke gündemi bizim önümüzde oluşuyor. Bu özellik yazılı ve görsel basın için geçerli. Sanırım bu nedenle Ankara’da çalışan arkadaşlarımız İstanbul’da önemli masalarda sorumluluk üstleniyor” şeklinde özetliyor.

CANLI YAYIN ARACI GİBİYİZ…

Teknolojideki gelişmelerin ve özellikle son dönemlerde sıkça kullanılan “Yurttaş haberciliği” kavramının mesleğe yansımalarına ilişkin ise Okutan, “Mesleğimin ilk yıllarında Ankara dışında görevdeyken kasetleri merkeze ulaştırmak konusunda sorun yaşıyorduk, şimdi teknolojinin gelişmesiyle bu sorunumuz kalmadı. Teknoloji sayesinde kullandığımız cihazların ağırlığı az da olsa azaldı ama ekipmanımıza 3G cihazları eklendi. Canlı yayın aracı gibi gezmek zorundayız. Yani teknoloji bir yandan rahatlatıyor ama bir yandan da başka yükler getiriyor. Eski dönemlerde çok fazla kameraman veya prodüksiyon şirketi yoktu, özel kanallar açıldıktan sonra sektördeki eleman sayısı da buna paralel arttı. 1990’lı yıllarda mesleğimiz daha prestijliydi, daha fazla iş imkanımız vardı. Görüntü çok kıymetliydi, haber görüntü üzerinden kurgulanıyordu. Şimdi çektiğimiz bir görüntünün daha kamera üzerindeyken silindiğine bile tanık oluyoruz. Yine önceki yıllarda her görüntü haberde kullanılmasa bile kaybolmazdı, arşivlenirdi. Bu dönemde arşiv çalışmalarına dikkat edilmediğini görüyoruz.

YİNE DE KAMERAMAN OLURUM….

Teknoloji beraberinde cep telefonuyla görüntü çekme kolaylığı da sağladı. Vatandaş, biz henüz olay yerine ulaşamadan telefonuyla çektiği görüntüleri kanalların ihbar hatlarına gönderebiliyor. Elbette bunu engelleme şansımız yok. Çünkü bu konuda kanuni bir düzenleme yok. Haber kanalları arasında haberi ilk duyuran olmak çok önemli ama ‘yurttaş gazeteciliği’  dediğimiz bu amatör ruh revaçta. Yine teknolojiyle beraber internet yayıncılığı önem kazanmaya başladı. Bu nedenle televizyon sektörünün bitip bitmeme konusu ise hala tartışmalı bir konu. Bu mesleği yaptığım için asla pişmanlık yaşamadım. Dünyaya bir daha gelsem yine bu mesleği yapardım.