SPOR TOTO YILIN BASIN FOTOĞRAFI
ÖDÜLÜNÜ KAZANAN İLHAMİ ÇETİN KİMDİR?

İlhami Çetin, 1954 yılında Bolu’nun Mudurnu ilçesi Örencik köyünde
doğdu. 1974’te başladığı Yıldız Teknik Üniversitesi Işık Mühendislik Elektrik Bölümü’ndeki üniversite yılları sırasında baba mesleği fotoğrafçılığa ilgisi nedeniyle meslek seçimini gazetecilik olarak yaptı. İstanbul’da okul yıllarında Anadolu Ajansı’nda çalışmaya başladı. Yaklaşık 40 yıldır Bolu, Göynük ve Mudurnu bölgesinde Anadolu Ajansı’nın sözleşmeli muhabiri olarak çalışan Çetin, aynı zamanda TRT’de de sözleşmeli olarak muhabirlik yaptı. Çetin, kendisine yılın basın fotoğrafı ödülünü getiren karenin dünya medyasında gördüğü ilgiden gurur duyduğunu belirterek, “Meslek hayatımda birçok başarılara imza attım. Ama hayatta öyle bir an gelir ki, ‘Ali Meşe ve kedisini’ yangından sonra çektiğim “o” an gibi. Bir fotoğraf, o yaşlı adamın hayatına dokunurken beni de dünyaya tanıttı” diye konuştu.

O FOTOĞRAFIN ÖYKÜSÜ

Arkada yanmış küle dönmüş bir ev, önde gözü yaşlı bir adam ve kucağında sıkı sıkı tuttuğu kedisi… Şiddetin, kötülüğün arttığı günümüzde, sevgi ve merhamet duygusunun simgesi haline gelen bir fotoğraf oldu Ali Dede ve kedisi…

83 yaşındaki Ali Meşe, tutuşturmak için benzin döktüğü sobanın parla- masıyla çıkan yangından odada bulunan kedisini de alarak kurtulmuştu. Foto Muhabiri İlhami Çetin’in, Ali Meşe’yi kucağında kedisiyle gözyaşları

içerisinde yanmış küle dönmüş evini izlerken, çektiği fotoğraf ve video görün- tüsü, Türkiye ve Dünya gündeminde büyük ses getirmişti.

Çok zor koşullarda, 40 yıldır mesleğini yapmaya çalışan bölge muhabiri İlhami Çetin, kendisine “yılın basın fotoğrafı” ödülünü getiren “O” kareyi nasıl çektiğini şöyle anlattı:

“Ordular Köyündeki yangının ihbarı geldiğinde Abant’a kar manzarası çeki- mine gidiyordum. Çekimleri acil bitirip geriye dönerken, bir önceki gün trafik kazasında yaşamını yitiren mahalle muhtarı ve komşumuz Şinasi Arıkan’ın da cenaze töreni olduğunu hatırladım. “Acaba hangisine gitsem?” diye düşünerek eve geldim. Ve yangına gitmeye karar verdim.

Ordular Köyü, Mudurnu’ya 30 km uzaklıkta. Köye uzaktan baktığımda yangın yokmuş gibi bir hisse kapıldım. Aracımı park ettim. Bir elimde kamera, diğer elimde fotoğraf makinesi ile koşarak olay yerine doğru gittim. Yangın söndü- rülmüştü, sadece dumanlar çıkıyordu odunlar ve enkaz üzerinden. Şöyle bir evin etrafında dolaştım, bu arada fotoğraf ve görüntü alıyorum, hani boşuna gelmiş olmayayım diyerek.

Yanan evin yan tarafında baktım Ali Meşe Dede, elinde değnek gözünde koca- man gözlükleri ile. “Bu bizim Ali Meşe Dede “ dedim, gittim yanına… 83 yaşın- daki Ali Meşe’yi, bir hafta önce Mudurnu’ya demirci dükkanına, kapı menteşesi almaya geldiğinde tanımıştım. Ayağında yazlık bir ayakkabı vardı. Demirci es- nafı arkadaşım İsmail Atlı ile kendisine kışlık ayakkabı aramış ancak ayağına uygununu bulamamıştık. “Ali Dede, yanan ev senin mi yoksa?” diye sordum. “Benim. Sobayı yakarken benzin döktüm, alev aldı. Her şey yandı. Tavuklar yan- dı, yastığımın altında param vardı, yandı.” dedi.

“AĞLAYACAĞI HİÇ AKLIMA GELMEZDİ”

Daha sonra Ali Dede, yanan evin yan tarafından, evin ön tarafına doğru yü- rümeye başladı. O hali, o yorgun bitkin hali, yaşlı adamın çok etkileyiciydi. Değneği ile itfaiyecilerin arasında o yangından bir parça ne bulabilirim diye- rek, onu bunu yerden itelerken itfaiyeciler, “dede git düşersin, kenarda dur” diyerek uyardılar. Kenara çekildi öylece yanan evine, dumanı tüten odunlara bakarken, “sarı kızım” dediği kedisi, ona dokundu ve beni al dercesine sarıldı. İşte o anda “Kedi sizin mi Ali Dede?” dediğimde gözyaşlarını tutamadı. Kedisini kucağına aldı kısık bir sesle “Benim” dedi. Kedisini öptü, kokladı, sarıldı, gözyaş- ları içerisinde kucağında kedisi. İşte o an, hiç beklemediğim bir anı yaşadım, şaşırmıştım. Ağlayacağı hiç aklıma gelmezdi ama içten bir şekilde ağlıyordu, içini çekiyordu. O an bir gazeteci olarak, hem görüntü, hem fotoğraf çekmem inanılmazdı. Ama biz Anadolu’da dört kişinin yaptığını yapıyoruz. Kamera ve fotoğraf makinem çalışır vaziyette o görüntüleri, fotoğra arı çektim. Eve dön- düm haberi, görüntüyü, yazıyı hazırladım, biz Bolu’ya bağlıyız gönderdim, on- lar Ankara’ya, İstanbul’a derken Anadolu Ajansı haberi yayınladı.

 

“ALİ DEDE’NİN HAYATI DEĞİŞTİ”

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı ve Sözcüsü İbrahim Ka- lın sayfasında, “Ne Ali Meşe amcamız üşüsün, ne kedisi” diyerek Tweet atmasıyla, Bolu Valiliği, emniyet, jandarma, aile ve sosyal politikalar yetkilileri, belediyeler, yani herkes Ordular Köyü’ne akın etti. Mudurnu kaymakamlığı ona ev yapmış ancak bitirilmemiş. Ali Dede, eşi ve oğlu ile eski evde yaşamaya devam ediyorlardı, hemen yeni evin tadi- latı ve eksiklikleri bir iki günde yapıldı, eşyalar kondu her şey tamamlandı.

Yangın sonrası Bolu Valisi Aydın Baruş köye gelerek inceleme yaptı, Ali Dede’yi alıp Bolu’ya hastaneye tedavi ve kontrol amaçlı götürdüler. Kızılay, sarı kediyi aldı veterinere götürdü. Daha sonra hastanede dedenin yanına getirdiler. Sosyal Hizmetler, Ali Dede’ye Bolu’dan ev kiraladı orada oturuyor, yaz aylarında köyüne gelerek dinleniyor, kedisi de yanında. Ali Meşe’nin bir oğlu var Ahmet Meşe,” Abi senin sayende işe girdim” dedi. Yangın sonrası çok telefon aldık, herkes yardım için bankaya para yatırmış. Bazıları, “Ben bakarım” diyor. “Gelsinler ev vereyim” diyenler, neler neler … Her şeyleri var, evleri yapıldı. Ali Meşe Dede, o fotoğraf sayesinde yıllar sonra rahata kavuştu. Biz haberciler olmasa, onun sesini kim duyardı? Hiç kimse, öylece yaşar giderdi. Anlık bir olaydı. Çekebilmem bile bir şanstı diyebilirim.

Haberi yaptıktan sonra bana da köşeyi döndü diye söyleyenler oldu. Haber sansasyon olunca herkes zannediyor ki çok para ka- zandı. Aslında hiç öyle değil, ama insanları inandırmak zor. O haberden sekiz kare fotoğraf ve görüntü var. Gelen para toplam 100 lira. 80 TL fotoğra ar için, 20 TL görüntü için, hepsi bu kadar, kimse inanmaz…

“YARIŞMAYA BİR GÜN KALA, KATILDIM”

Türkiye Foto Muhabirleri Derneği’nin yarışmasına katılmamı, Manisa’daki bir arkadaşım söyledi. Son bir gün kala fotoğrafı gön- derdim. 65 yaşımda güzel bir anım oldu. Fotoğrafım birinci seçilmiş, herkese teşekkür ediyorum. Kişileri, jüriyi, hiç kimseyi tanı- mıyorum. Sadece isim olarak bilirim. Sağ olsunlar layık görmüşler. O fotoğrafı çektim ancak o an ben de bir şey anlayamadım, heyecan, panik. Ertesi gün fotoğraf yayınlanınca çok duygulandım ve ben de ağladım.

Olay yerinden çektiğim görüntüler de ödül getirdi. Türkiye Haber Kameramanları Derneği tarafından düzenlenen 23. Zoom Uluslararası Haber Görüntüleri Yarışmasında “Kızılay İyilik Ödülü” aldım. Görüntüleri yarışmaya Anadolu Ajansı göndermiş. Benim hayatıma gelince, hayatım değişmedi. Habere devam…