HÜRRİYET Gazetesi Antalya bürosunun kapısından girdiğimde 17 yaşındaydım. Bu meslekte bana yürümeyi, okumayı, yazmayı öğreten büronun spor şefi olan ustam Mustafa Yiğit ile birlikte girmiştik, o dönem Hürriyet’in Bölge Temsilcisi olan Dursun Gündoğdu’nun odasına. Lisede radyoda çalışırken programıma konuk ettiğim Ustam Mustafa Yiğit tanıtmıştı, yanında çalıştırmak istediği genç çocuğu Dursun Gündoğdu’ya…

Bugün başkanlık görevini yürüttüğüm Türkiye Foto Muhabirleri Derneği’nin de kurucu üyelerinden  Dursun ağabeyi, ustamla odasına girer girmez tanımıştım aslında. Ortaokul yıllarında okul gazetesi çıkarmak istemiş,  gazeteye yazdığımız haberlerin düzeltilmesi için Günaydın Gazetesi Antalya bürosundaki İbrahim Akkaya’dan yardım istemiştim. İbrahim Ağabey, Günaydın’da çalışırken gazetenin Antalya Temsilcisiydi Dursun Ağabey.

Okul gazetesi için yardım arayışımda neden İbrahim ağabeyin yanına gitmiştim? Çünkü ortaokulun sömestre tatilinde Yeni İleri Gazetesi’nde İbrahim Akkaya Ağabey’in yanında çalışmıştım. Bugün Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı olan Menderes Türel’in sahibi olduğu Yeni İleri Gazetesi’nde yaz tatili boyunca ne yaptığıma gelince;  Menderes Türel’in babası Suphi Türel’in başyazısını getiriyor, sonradan 15 yıl çalışacağım Anadolu Ajansı’ndan haberleri alıyor, karanlık odada Süleyman ağabeye, amatör kümenin lig fikstüründe Vedat ağabeye yardım ediyordum. Orada ayak işleri yaparken tanımıştım, sonradan Hürriyet Gazetesi’nde yan yana mesai harcayacağım Teslime Tosun’u Ali Buldu’yu…

Lise biter bitmez girdiğim Hürriyet Gazetesi’nde, 1997 yılının 26 Aralık’ına kadar 4 yıl görev yaptım. Mutlu hatıralarla ayrıldım Hürriyet’ten…  Kısa bir süre çalıştığım Sabah Gazetesi’nden de mutlu ayrıldım… 1998 yılında Anadolu Ajansı’ndan teklif aldım. 15 yıl Anadolu Ajansı’nda çalıştım. 2002 yılında Ankara’ya çağırıldım, meslek hayatım o dönemden sonra Ankara’da geçti. 17-25 Aralık ve 15 Temmuz sonrasında Anadolu Ajansı’ndan gönderilen isimlerin ve onları göreve getirenlerin hakim olduğu dönemi saymazsak Anadolu Ajansı’nda da mutlu hatıralar biriktirdim. 2012 yılı Kasım ayında tekrar yuvaya Hürriyet’e döndüm.

Henüz üniversite eğitimim sürerken fotoğraf işi yapmam için Hollanda’ya davetten, İstanbul’da bana stüdyo kurmak isteyene,  İstanbul’da kurumsal yöneticilikten, Ankara’da kurumsal temsilciliğe, görsel veya fotoğraf alanında yöneticilikten, medya içerisinde farklı alanlarda, iyi pozisyonlara birçok teklif aldım meslek hayatım boyunca… Ama hiç birisini kabul etmedim. Çünkü ne para, ne unvan önemli değildi. Ortaokul yıllarında kapısından girdiğim bu camiada nefes alma hayalini yaşamayı tercih ettim.

Benim hikayem, bu meslekteki yüzlerce benzer hikayeden yalnızca bir tanesi…

Gazetecilik mesleğinde her bir arkadaşımın yaptıkları işe benimkinden öte aşk hikayeleri var. Bu iş aşk işi çünkü… İki satır yazının altında adınızı gördüğünüzde sevindiğiniz kadar karşılaştığınız çilelerle de mutlu olacaksınız…

Özellikle son bir yıldır bu mesleğin seyir defterine, görevlerine aşkla bağlı meslektaşlarımın acı ayrılık hikayeleri yazılmaya başladı. İstanbul’da, Ankara’da Türkiye’nin dört bir yanından her gün bir meslektaşımız daha işinden yani aşkından oluyor.

Biz aşk acısıyla yaşarız

Ama …

Biz yazmazsak,

Biz fotoğraflamazsak,

Biz görüntülemezsek,

Biz söylemezsek,

Siz nereden bileceksiniz…