Sare Kural Ertaş, İstanbul Arnavutköy’de çektiği karesiyle Türkiye Foto Muhabirleri Derneği’nin bu yıl ilk kez ayrı bir yarışma olarak düzenlediği Türkiye Güzellikleri 2021 Fotoğraf Yarışması’nda birincilik kazandı. 

FOTOĞRAF SEVDALISI RESSAM

Röportaj: Mert Gökhan Koç
Türkiye Foto Muhabirleri Derneği, Yılın Basın Fotoğrafları 2021 organizasyonu içerisinde Türkiye Güzellikleri’ni bu yıl amatör ve profesyonel tüm fotoğrafçıların katılımına açık ayrı bir yarışma olarak düzenledi. Türkiye Güzellikleri 2021 birincisi Sare Ertaş Kural, fotoğraf merakının yanı sıra aynı zamanda bir ressam. Kural, “Ben bir doğa tutkunuyum ve iki sanat beni doğayla kolaylıkla buluşturabiliyor” dedi.

Öncelikle sizi tanıyalım, Sare Ertaş Kural kimdir? 1978 Tatvan doğumluyum. Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü mezunuyum. 2007’de kurduğum Ekol Resim Atölyesi’nde eğitici ve yöneticiyim. Güzel sanatlara hazırlık hobi grubu ve çocuk gruplarıyla çalışmalar yapmaktayız. Ayrıca ‘Atıktan Sanata’ isimli bir proje kapsamında elektronik atık ve sanayi atıklarıyla geri dönüşümü destekleyen sanat eserleri üretiyorum. Birçok resim ve fotoğraf sergilerinde eserlerim sergilendi.

ÜLKEYİ GEZİP FOTOĞRAFLADIM
Fotoğrafa olan ilginiz ne zaman ve nasıl başladı? Fotoğrafa ilgim, çocukluk yıllarında kendimi boynumda fotoğraf makinasıyla dünyayı gezerken hayal ederek başladı. Tüm görsel sanatlara olduğu gibi fotoğrafa da hep ilgim vardı. İlk fotoğraflarımı filmli bir fotoğraf makinasıyla çekiyor ama çocuk olduğum için hiç baskı alamıyordum. Güzel Sanatlar Fakültesi’nde, resim bölümünde okurken fotoğraf bölümünde de derslere katılıyordum. Daha sonra eşimle birlikte birer profesyonel kamera alarak ülkeyi gezmeye ve fotoğraflamaya başladık.

GÖRSEL SANATLARIN BAĞI VAR
Asıl mesleğiniz olan ressamlık ile fotoğrafı bir arada nasıl yürütüyorsunuz? Tuval ile vizör arasındaki ilişkide benzerlikler var mı? Resim sanatına olan bakış açınız çektiğiniz fotoğrafları etkiliyor mu? Görsel sanatların her bir dalının birbiriyle benzerlikleri ve bağları olduğunu düşünüyorum. Resim sanatı benim yaşamımın bir parçası, fotoğraf da aynı şekilde yaşamımın biçimlenmesinde pay sahibi. Ben bir doğa tutkunuyum ve iki sanatta beni doğayla kolaylıkla buluşturabiliyor.

Resim yaparken önce hayal eder, sonra tasarlar, sonra resmetmeye başlarsınız. Daha çok zaman emek ve hayal gücü gerektirir. Fotoğraf ise deklanşöre bastığınız anda karşınızdadır. Fakat yine zamanı, ışığı, kompozisyonu, renk ve form dengesini doğru kurabilmeyi ve farklı olanı görebilme yeteneği gerektirdiği dolayısıyla benzer yanları çok. Birbirlerini zenginleştirdiklerini düşünürsek kendimi şanslı hissediyorum.