FOTOĞRAF GENLERİNDE VAR

Mehmet Turgut; fotoğrafçı bir ailenin çocuğu olarak 21 Temmuz 1977 yılında Ankara da dünyaya geliyor. İsmini aldığı dede Mehmet Turgut’dan sadece ismini değil mesleğini de alıyor. Dede fotoğrafçı, babaanne fotoğrafçı, amcalar fotoğrafçı ve baba da fotoğrafçı olunca Mehmet Turgut da hayat yolu olarak kendine fotoğrafı seçiyor.

MEHMET TURGUT KİMDİR ?

21 Temmuz 1977 yılında Ankara’da doğdu. İsmini aldığı dedesi Mehmet Turgut’un mesleği olan fotoğrafçılık kaderini belirledi. Uzun yıllar teorik fotoğrafçılık, baskı teknikleri, boyama, kara kalem ve fotoğraf işleme üzerine çalışmalar yaptı. İlerleyen zaman içerisinde kendisini kurgusal fotoğraflar çekmeye ve fotoğraf sanatına adadı.

Photographic Society of America ve Austria Super Circuit başta olmak üzere yurt içi ve yurt dışında sayısız ödül kazandı. Fotoğrafları bir çoğu uluslararası arenada altmışa yakın sergide izleyiciyle buluşurdu. Ayrıca fotoğraf üzerine sayısız seminerler verdi. Turgut, TEDx Istanbul ve Boston MIT gibi platformlarda konuşmacı olarak yer aldı. Turgut aynı dönemde dünyaca ünlü Fransız şarkıcı Patricia Kaas’in “Best Of” albümü “19” ve Ozzy Osbourne’un single çalışması “Let It Die” için kullanılan kapak fotoğraflarını çekti. 2009’da Türk Sanat Kurumu tarafından “Yılın Fotoğraf Sanatçısı” seçildi. 2014 yılında ise, One Eye Land Ödülleri’nde Avrupa’da “Yılın Fotoğrafçısı” oldu. Yayın hayatına 2009’da başlayan Karakalem Dergisi’nin ve 2019’da başlayan 46 Dergisi’nin sahibi ve yaratıcı yönetmeni olan Turgut, ilk fotoğraf kitabı olan “30”u ise 2012 yılında çıkardı. 2014 yılında Ara Güler ve Aydın Boysan gibi isimlerle “Ala Portreler” projesini ortaya çıkardı. Roma Expo Sabatini’de yurt dışındaki ilk fotoğraf sergisini açtı. Kafa, Ot, Tuhaf gibi edebiyat dergilerine görsel danışmanlık ve içerik üretmeye devam etmekte olup eğitimci kimliğiyle üniversitelerdeki görevini sürdürüyor.

Mehmet Turgut, sayısız sergiler açıyor. Birçok başarılı işlere imza atıyor ve sonuç olarak yurt içi ve dışından sayısız ödüllerin sahibi oluyor. Yalnızca Türkiye’de değil dünyada da başarılılarıyla adından söz ettirmeyi başarıyor.Yılın Basın Fotoğrafları 2022 jüri üyeleri arasında yer alan fotoğraf dünyasının gözde isimlerinden Mehmet Turgut’la fotoğrafın hayatındaki yerini, fotoğrafa bakışını ve fotoğrafı konuştuk. Kısaca fotoğraf üzerine bir söyleşi yaptık Mehmet Turgut’la. İşte Mehmet Turgut’un anlattıkları;

 

AİLEDEN GELEN GEN; “FOTOĞRAF”

“Bizim ailede bence en değerli hikayelerden biri babaannemin de fotoğrafçı olması. Bahsettiğim 70 yıl öncesi belki daha fazla. Ben çocukken Cuma günleri, babaanneme ziyarete giderdik babam, amcalarım ve babaannem fotoğraf konuşurlardı. Anormal gelmezdi bana garip gelmezdi. Bende fotoğrafı seçtim ve şimdi dönüp geriye bakınca daha ilginç geliyor bu sohbetler. Benim hikayem; ailemin ve geçmişimin hikayesi.

Adını gururla taşıdığım, Türkiye’nin ilk fotoğrafçılarından olan dedem Mehmet Turgut’un, Kurtuluş Savaşı yıllarında geçimini sürdürebilmek için eline fotoğraf makinasını alıp kendi kimliğini kazanan babaannem Emine Hanım’ın hikayesi. Anadolu’nun Rus Savaşı’nı yaşadığı, mücadelelerin en zorlularının verildiği dönemlerde fotoğrafçılık yapıyor ve aile fertlerine de öğretiyor dedem, Mehmet Turgut. Babaannem Emine Turgut, hamilelikleri sırasında bile fotoğraf çekerek, yorganlarını karanlık oda yapıp kullanan savaş içinde savaş veren cefakar kadınlarımızdan biri. Dedemde bir fotoğrafçıydı bir taraftan da memuriyeti vardı. Memuriyeti nedeniyle Anadolu’nun farklı kentlerinde görev yaparken orada fotoğraflarda çekiyor, fotoğrafçılık yapıyor dedem. Babaannem dedemle birlikte stüdyoda fotoğraf çekmiş. Fotoğraf çekmeyi dedemden öğrenmiş. Ama o dönemde erkeğe fotoğraf çektirmek istemeyen kadınlarda oluyor. Babaannemde fotoğrafa meraklı, alıyor eline makinayı böyle başlıyor babaannem için fotoğraf macerası. Babaannem fotoğraf çekmekle kalmamış rötuş ve baskı yapmayı da öğrenmiş. Çektiği fotoğrafların rötuş ve baskılarını da kendisi yapmış. Dedem kendi çektiği fotoğrafların rötuş ve baskısını yapmış. Dedemin fotoğraf çektiği dönemde fotoğraf bu kadar kolay değil, dijital yada SLR makineler yok düşünün. Alaminüt çekiyor sonrasında Carl Zeiss objektifi Zeiss İkon makinesiyle cam film kullanmaya başlıyor. Fotoğrafçı bir ailenin efsane anılarıyla büyüdüm.

 

FOTOĞRAFÇILIĞA BABAMIN YANINDA BAŞLADIM

Ben fotoğrafçılığa Ankara’da babamın yanında başladım Ankara’da. Zaten babam da babasının yanında başlamış ve zaman içerisinde ailede nesilden nesile fotoğraf devroldu. Benim durumum biraz ilginç, aslında babamın da ilginç. Dedem cam film kullanmış başka bir teknoloji görmüş. Babam siyah beyaz, siyah beyazdan renkliye ve renkliden dijitale hepsini gören bir jenerasyon. Ben siyah beyazı hayal meyal hatırlıyorum. Ama renkliden dijitale geçişi çok net yaşadım. Anaokulu fotoğraflarım hep siyah beyazdı. İlkokul birinci sınıftan itibaren fotoğraflar renklenmeye başladı. Ondan önce fotoğraflar hep siyah beyaz. Renkli fotoğraf yok çünkü. 40 sene önce oluyor.
Ben dijitalle birlikte fotoğraf sanatına merakım olduğu için kendimi bu alanda daha hızlı geliştirdim. Babam fotoğraf konusunda daha muhafazakardı. Gelenekçi görünüyordu ama benimle tanık olduğu yenilikleri de red edemiyordu. Hatırlıyorum dijital fotoğrafın ilk çıktığı dönemde ben hızla adapte olurken babam, ‘Oyun oynuyorsunuz’ diyordu. Ama ben o yıllarda çağı iyi okuduğumu düşünüyorum. Rötuş işleri elle yapılırken Photoshop’a geçti. Ben bir yandan da Photoshop’ta kendimi geliştirdim. Photoshop’un ilk yıllarında herkes gibi Baba filminin afişine kendi kafamızı koyarak başlayan hikayede ben bununla yetinmedim. Yeniliklere açık oldum. Türkiye’de ve yurtdışında sergiler, projeler ondan sonra ödüller arka arkaya gelmeye başladı. Ama her şeyden önce iyi bir fotoğraftır, iyi bir düşüncedir değerli olan. Fotoğrafınız iyi değilse hepsi boş. Fotoğrafçılık hayatımın odak noktası.

 

 

NFT DİYE BİR DÜNYA VAR

Şimdi fotoğraf tekrar biçim değiştiriyor, NFT diye bir dünya var biliyorsunuz. Artık ona adapte oluyoruz. Düşünsenize siyah beyazdan renkliye, renkliden dijitale, dijitalden NFT ye kadar artık her şeye adapte olmuşuz fotoğrafın her türlü şekline. Web sayfaları ile birlikte fotoğraf siteleri fotoğrafa ilgi duyan birçok insanı kendisine çekmişti. Fotokritik gibi. Sonrasında farklı yapıların ardından İnstagram ortaya çıktı. Tüm bunlar kendi yıldızlarını yarattı. NFT ise fotoğraf için yeni bir olgu. Burada fotoğraflar, kısa videolar, resim, grafik tasarımlar sanal bir dünyada sanat objesi olarak değer buluyor. Metaverse dünyası yeni bir çağ açıyor ve buna kimse gözünü kapatamaz. Sanat dünyası bu yeni döneme göre kendini şekillendiriyor.

İLK ÖDÜL AVUSTURYA’DAN

Fotoğrafta aslında bir laborant olarak yetiştim ilk başlarda. Çok iyi bir fotoğraf baskı agrandizörüm vardı. İlk karanlık odada başladım. Ondan sonra baskı cihazları geliştikçe mini laboratuarlar, büyük baskı makineleri onların hepsini kullanabiliyordum. Elimde baya bir yatkındı. Sonrasında fotoğraf sanatçılarının fotoğraflarını, sergilerini Ankara’da basmaya başladım. Birçok fotoğrafçı gelip gidiyor, hepsi benim ağabeylerim, arkadaşlarım. Çektiğim fotoğraflar önce baskı için onların dikkatini çekti. Sonra dediler ki ‘Yarışmalara gönder bu fotoğrafları. Neden yarışmalara göndermiyorsun?’ İşin gerçeği çok ta tercih etmedim ilk başta. Ama onların yönlendirmesi etkiledi, uluslararası bir yarışmaya katıldım. Avusturya’da bir yarışma var ‘Austria Super Circuit’ diye çok da prestijli bir fotoğraf yarışmasıdır. İlk oraya bir kare fotoğrafımı onların zoruyla gönderdim, gönderdiğim sene portre dalında ödül aldım. Hatta ödülü almaya bile gidemedim. Bir sonraki yıl aynı yarışmada tüm kategorilerde ödül aldım. Sonrasında uluslararası bir çok ödülü getirdim Türkiye’ye. O dönemde kendi stüdyomu açtım. Stüdyomu açtıktan sonra sanat çalışmalarına daha çok ağırlık verebildim. Daha sonra bu fotoğraf çeşitlendirdiğim içinde bu dikkati çekti. Çünkü çalışma şeklim, çektiğim fotoğraflar, fotoğrafların dili hele ki o dönemler için çok sıra dışı geliyordu insanlara. Hatta fotoğraf derneklerine davet edilmeye başladığım zamanlarda çok ilginç tepkiler alıyordum. Salonları terk edenler, ondan sonra söylenenler, sinirlenenler böyle tepkilerle karşılaşıyordum. O zaman derneklerde sadece manzara fotoğrafları, yaşlı teyze fotoğrafları, kedi fotoğrafları falan vardı. Kurgu fotoğrafı, dili biraz daha sert, ışığı biraz daha farklı, işler gördüğü zaman insanlar, insan anlamadıkları şeylerden çekinirler ya bunu fotoğrafta da yaşadım ben.

 

TEPKİLER İŞLERİNİZİN FARKLI OLMASINDAN KAYNAKLI

Hem işlerin dilinden hem de bence daha önce öyle fotoğraflar görmediklerinden kaynaklı tepkilerdi. Alttan gelen gençler gizli gizli gelip benimle konuşurlardı. Çektiğim fotoğraflara bakınca kurgu fotoğraflarımla tanınıyorum. İş önce iyi bir düşünceyle başlıyor. Aklıma gelen bir şey olursa mutlaka not alıyorum. Dönüp bakıp o fikri geliştiriyor en sonunda fotoğrafa döküyorum. Mesela hayvan hakları ile ilgili bir sergi fikrini ortaya koyduğumda çoğu daha önce birlikte çalıştığım şöhretli isimle fotoğraflar çektim ve dijital ortamda onların uzuvları ile hayvanların uzuvlarını birleştirdim. Bu serginin tüm geliri de hayvan hakları için bağışlandı. 46 Dergisi’ni çıkardım uzun yıllar. İlgiyle takip edildi. Bu derginin kapaklarında da çok farklı çalışmalar ortaya koydum. Bunlar benim kreatif çalışmalarım, pek çoğu proje için üretilen eserler. Birçok farklı dünya markasının çekimlerini yapıyorum. Onlarda neredeyse hiç photoshop kullanmıyorum. Fotoğraf bu işin temeli. Bakıyorum, ‘photoshop’ta şöyle yaparım böyle yaparım.’ Yapamazsın, fotoğraf iyi değilse yapamazsın. Mesleğe birçok değerli isim kazandırmış biri olarak, stüdyoyu, ışığı çok iyi bilen biri olarak söylüyorum; yeri geliyor bir kare fotoğraf için saatlerce sette ışık üzerinde çalışıyorum. NFT için çektiğim saniyelik kısa videolar için sette ışıkları istediğim mükemmelliğe getirmem 15-16 saat sürdü. Fotoğraf veya video ondan sonraki süreç.

FOTOĞRAF ÖNCE BİR TUTKU

Fotoğraf önce bir tutkudur. Bu işten para kazanılır mı? Evet ama çok büyük paralar kazanacağım diye bu işe başlarsanız ilerleme şansınız yok. Çünkü fotoğraf sizi zengin edecek bir meslek değil. Fotoğraf çok İyi para kazanan isimler var mı? Var bunlardan biri de belki de benim. Ama ben de bu işte çok para kazanacağım diye çıkmadım yola. Bu sizi saran bir duygu, tutku. Önce bu tutkuyu bu aşkı yüreğinizde hissedeceksiniz. Başarı sonrasında gelir zaten. Bu işi seçen kişi önce sevmeli. Yeniliklere açık olmalı. Portfolyolarını, fotoğra arını göstermekten sunmaktan çekinmemeli. ‘Ben Mehmet Turgut’um beni herkes zaten biliyor’ diye hareket etmiyorum. Bir iş oluyor portfolyo sunuyorum. Dünyada çok önemli isimleri ile çalıştım. Türkiye’de ‘Fotoğraflarımı Mehmet Turgut çekti’ diyen oluyordur ama dünyada işler böyle yürümüyor. Dünyaca ünlü bir starı fotoğraflayacaksanız sizin adınıza değil, önceki işlerinize bakarlar. Dünya markalarıyla, dünyaca ünlü şöhretlerle çalışıyorsanız sunacağınız işlerde kusursuz olmak zorunda.