ÇAĞRI İŞBİLİR

Çağrı İşbilir, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği’nin bu yıl ilk kez verdiği, üniversitelerin fotoğraf bölümü öğrencilerinin katıldığı  “Ara Güler Özendirme Ödülü”nün sahibi… İşbilir, yaşadığı şehre duyarlı, İstanbul aşığı, tarihi kentin sokaklarında elinde fotoğraf makinesiyle Ara Güler’in izinden giden bir genç.. Hayranı olduğu Ara Güler’in adını taşıyan bir ödül almak ise onun için büyük bir onur kaynağı olmuş. Çağrı İşbilir’in hayali, fotoğraf aracılığıyla sosyal sorumluluk projelerine, belgesellere imza atmak…

İlk önce kendinizden söz edin isterseniz?    

1990 İstanbul doğumluyum ve halen İstanbul’da yaşamaktayım. Marmara Üniversitesi GSF Fotoğraf Bölümü’nde üçüncü sınıf öğrencisiyim. Fotoğraf bölümüne girmeden önce Beykent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde sinema eğitimi aldım. Sinema bölümüne girdiğim 2011 senesinde çok iyi olmasa da bir dslr fotoğraf makinesi almıştım ve bu ilk fotoğraf makinemdi. Asıl niyetim video da çekebildiği için ödevlerimde kullanmaktı; bir yandan da fotoğraf çekmeyi ara ara deniyordum ama pek başarılı olamıyordum.

 

“YAŞADIĞIM KENTE KARŞI KORUMACIYIM”

Gönüllü muhabirlik de yapıyorsunuz değil mi?

Sinema bölümünde okuduğum yıllarda, kapatılmış olan Emek Sineması’nın yıkılacağı ve yerine alışveriş merkezi yapılacağı tartışmaları gündemdeydi. Yaşadığım şehrin tarihi ve kültürel değerlerine karşı her zaman sahiplenici ve korumacı olmuşumdur. 2011’den itibaren Emek Sineması için yapılan eylemlerde video ve fotoğraflar çekerek sosyal medyada paylaştım. Daha sonraları başka eylemlere de giderek fotoğraf ve video çekip paylaşımlar yaptım. 2013’teki Gezi Parkı eylemleri ise uzun süreli sıcak olayların olduğu bir süreci takip ettiğim kitlesel bir eylemdi ve haber değeri çok büyüktü. Sosyal medya aracılığıyla bir nevi yurttaş gazetecilik yapabiliyordum. Bu şekilde herkesin olanlardan haberdar olmasını sağlayabilmek; bunu sosyal medya sayesinde yapabiliyordunuz. Gazeteci ya da foto muhabiri olmayı düşünmüyordum; ama bir şekilde çeşitli olaylarda kendimi gönüllü muhabirlik yaparken buldum.

Fotoğrafın hayatınızda daha fazla yer almaya başlamasının öyküsü?

2015’te sinema bölümünden mezun olacağım dönem ‘HAN’ adında bir belgesel film çektim. Tarihi yarımadadaki hanların korunması ve iyileştirilmesine yönelik bir çağrıda bulunuyordu bu belgesel ve benim ilk filmimdi. Bir film festivalinden kazandığım birincilik ödülü ile kendime çok daha iyi bir fotoğraf makinesi aldım. Yeni makinemle birlikte daha çok fotoğraf çekmeye başladım. Bu sefer sokaklarda gündelik hayatı da fotoğraflamaya başlamıştım. Daha etkili fotoğraflar çekebilmek için sokak fotoğrafları paylaşan siteleri, sosyal medya hesaplarını takip ederek birçok fotoğrafa bakıyordum; ancak istediğim kadar iyi fotoğraf bir türlü çekemiyordum.

Fotoğrafla bir şeyler anlatabilmek konusunda kendimi geliştirmek için fotoğraf eğitimi almaya karar verdim.

2016’da Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Bölümü sınavlarına girdim ve kazandım. İsteğim, yoğun bir şekilde fotoğrafın konuşulduğu, tartışıldığı ve üretimin teşvik edildiği bir ortam olmasıydı. Şuan bölümdeki üçüncü senem, aldığım eğitimin bana kattıkları çok fazla. Fotoğrafın tarihine, tekniğine, estetiğine dair bilgim her sene artarak devam ediyor ve görsel belleğim geliştikçe ürettiğim fotoğraflar da daha iyi oluyor.

 

“BU ŞEHRİN SOKAKLARINI ETKİLEYİCİ BULUYORUM”

Sokak fotoğrafçılığı vazgeçilmeziniz sanırım?

Fotoğraf bölümüne girdikten sonra makinemi yanımda taşımadığım gün sayısı çok az. Eylemlere, yürüyüşlere, mitinglere fırsat buldukça gidip fotoğraf çekmeye devam ediyorum. Hem haber fotoğrafında tecrübeler ediniyor hem de gönüllü muhabirlik yaparak kendi arşivimi oluşturuyorum. Bir olayın hikayesini aktarabilecek beş veya on fotoğraf çekebildiğimde bu bana iyi hissettiriyor. Ama daha çok, an fotoğrafıyla, gündelik hayattan yaşantıları yakalayabildiğim sokak fotoğrafçılığı üzerinde yoğunlaştım. İstanbul’un barındırdığı kültürel zenginlik, karşınıza her zaman bir hikaye çıkarabiliyor. Şehrin sokaklarındaki bu çeşitliliği etkileyici buluyor ve bunu belgelemek her zaman ilgimi çekiyor.

Ödül kazanan fotoğrafınızın öyküsünü anlatır mısınız?

Bir dersimin final projesi için konu bütünlüğü olan beş fotoğraflık bir seri hazırlamam gerekiyordu. Konu olarak kendime İstanbul surlarını seçtim. Konuya yaklaşımım doğrudan eleştirel olmayacaktı, niyetim surların günümüzdeki görünümünü, yaşam alanı olarak kullanılma biçimiyle belgelemekti. İnsanların surlara nasıl yaklaştığını, bu tarihi dokuyla nasıl etkileşime girdiğini, insanların gündelik zamanını orada geçirirken neler yaptıklarını fotoğraflayarak bir yandan surların da ne durumda olduklarını göstermiş olacaktım.  Ara Güler Özendirme Ödülü’nü alan fotoğrafım da bu konuyu çalışırken çektiğim seriye ait bir fotoğraf.

Konuyu çalışırken Edirnekapı surlarının başlangıcında bulunan bu burca insanların fazlaca çıktığını fark ettim ve benim de belli aralıklarla gittiğim bir nokta oldu burası. Şehri tepeden gören seyirlik bir nokta olsa da emniyetin hiçbir şekilde olmadığı bir nokta. Hem yukarıya çıkarken kullanılan yol olsun hem de tepe noktası olsun her an kayıp düşülebilecek bir zemine sahip. Yukarıya çıkarken zorlananlara, kayanlara ya da korkup çıkamayanlara şahit oldum. Her ne kadar tehlikeli de olsa insanlar buraya çıkmak, manzarayı seyretmek ve fotoğraf çekmek istiyor.

 

“O’NU GÖREBİLMEK İÇİN SIK SIK ARA CAFE’YE GİDERDİM”

Kazandığınız ödülün sizde yarattığı duygu nedir?

Fotoğrafımın Türkiye Foto Muhabirleri Derneği tarafından Ara Güler’in anısına ilk kez verilen bu ödüle layık görülmesi benim için büyük bir onur. Ara Güler’in beni fazlasıyla etkileyen fotoğraflarına ve fotoğrafa dair olan düşüncelerine tekrar tekrar dönüp bakarım. Ara Güler, en çok beslendiğim damarlardan biri olmuştur. Etkilendiğim, faydalandığım, hayranlık duyduğum, kendisini görebilmek için sık sık Ara Kafe’ye gittiğim Ara Güler’in adıyla anılacak bir ödül almak benim için oldukça anlamlı ve teşvik edici. Ustaya ve Türkiye Foto Muhabirleri Derneği’ne teşekkür ederim.

Ayrıca fotoğraf bölümünde geride kalan üç yıllık eğitimimde fotoğrafa dair ufkumu genişleten özellikle siyah-beyaz fotoğraf konusunda kendimi çok iyi bir noktaya getirmemi sağlayan hocam Prof. Ergün Turan ile geçtiğimiz yıl kendisinden ilk kez ders aldığım, renkli fotoğraf ve foto röportaj konusunda kendimi geliştirmemi sağlayan hocam Prof. Oktay Çolak’a da çok teşekkür ederim.

Son olarak gelecek ile ilgili hayalleriniz?

Fotoğrafçılıkta kendimi geliştirmeye devam ediyorum. Her ne kadar ara ara çeşitli eylemlere, olaylara gidip fotoğraf çekiyor olsam da gelecekte sıcak haber fotoğrafçılığı yapmayı düşünmüyorum. Fotoğrafa dair ileriye dönük planım, uzun soluklu sosyal belgesel projeler yapmak. Amacım, bu yolla birtakım sorunları göstermek, gündeme getirmek ve konunun tartışılmasını, çözümüne dair düşünülmesini sağlamak.