BENİM İÇİN FOTOĞRAF ÇEKMEKHAYATIN TA KENDİSİ

Hürriyet Gazetesi Foto Muhabiri Mert Gökhan Koç, “Bir doğal afetin ardından ya da bir şehit cenazesinde acıyı fotoğraflarken duygularınıza hakim olamıyorsunuz. Böyle anlarda duygularımı vizörün ardına saklıyorum” diyor.

Meslekte 10 yılını dolduran Hürriyet Gazetesi’nin genç ve deneyimli Foto Muhabiri Mert Gökhan Koç, TFMD 2021 Yılın Basın Fotoğrafları yarışmasında 3 ödül kazandı. AB Göç Özel Ödülü’ne layık görülen Koç, Haber kategorisinde ikinci, Pandemi Fotoğrafıyla da üçüncü oldu. Babasının aldığı filmli Kodak fotoğraf makinesi ile küçük yaşlarda fotoğraf çekmeye çalıştığını anlatan Koç, “Foto muhabiri olmaya karar verdikten sonra dolapta gizemli şekilde duran Zenit’i çıkararak fotoğrafı öğrenmeye çalıştım” diyor. Gazetecilik serüveninin Burhan Kuzu’ya yönelik gerçekleştirilen yumurtalı protesto gösterisiyle başladığını dile getiren Koç, “Gezi Parkı eylemlerinde Güvenpark’ta Ethem Sarısülük’ün başından vurulmasına şahit oldum ve fotoğrafladım. Beni en çok endişelendiren ve unutamadığım olay ise 15 Temmuz darbe girişimiydi” diyerek duygularını ifade ediyor. Koç ile mesleğe bakışını konuştuk.

Röportaj: Şenay GÜNER

BENİ ÇOK GURURLANDIRDI

Mert Gökhan Koç kimdir, gazetecilik hikayeniz nasıl başladı?

1989 yılında Ankara’nın Altındağ ilçesinde doğdum. İlköğretim ve liseyi Ankara’da okuduktan sonra lisans eğitimimi Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünde tamamladım. Fakülte koridorlarındaki gazetecilik serüvenim, 8 Aralık 2010’da Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde Burhan Kuzu’ya yönelik gerçekleştirilen yumurtalı protesto gösterisiyle başladı. İletişim Fakültesi’nin gazetesi olan Görünüm için fotoğraf çekmeye çalışırken, bir anda başlayan yumurtalı protestoyu fotoğrafladım. Olayların ardından dışarı çıktık ve bir arkadaşım o zamanlar Anadolu Ajansı foto muhabiri olarak görev yapan Rıza Özel ile tanıştırdı. Siyasal’daki olaylara geç kaldıklarını ve benim fotoğraf çekip çekmediğimi sordu. Çektiğim fotoğrafları makineden gösterince, “Bunları Anadolu Ajansı’na verir misin?” dedi. “Seve seve” diyerek kabul edince, Rıza Özel’le birlikte ajansa gittik. Fotoğraflarım benim imzam ile yayına verildi. Ertesi gün birçok ulusal gazetenin birinci sayfası ve gündem sayfalarında imzam ile fotoğraflarımı görmek beni çok gururlandırdı. 2011 ve 2012’de Anadolu Ajansı Fotoğraf Servisi’nde staj yaptım. Ardından 2012’den bu yana da Hürriyet Gazetesi’nde görev yapmaktayım.

 

ZENİT İLE BAŞLADI

Foto muhabirliği alanına yönelmeniz nasıl oldu?

Fotoğraf çekmeye üniversiteden önce de ilgi duyuyordum. Fakat hem ailemde hem de çevremde fotoğrafla ilgilenen kimse olmadığı için sadece uzaktan hoşuma giden bir hobi olarak kaldı. Evde babamın aldığı filmli küçük bir Kodak fotoğraf makinesi bir de Zenit 11 vardı. Tatillerde ya da özel günlerde babamın film taktığı Kodak’ı alıp fotoğraf çekmeye çalışırdım, Zenit ise dolaptaki yerinden hiç çıkmazdı. Hep gizemli bir şekilde yerinde dururdu. Üniversitede gazetecilik bölümünü kazandıktan sonra mesleğimi foto muhabiri olarak yapmak istediğime karar verdim. İşte o zaman dolapta duran Zenit’i çıkararak fotoğrafı öğrenmeye çalıştım. Filmli makine ile bunu yapmak çok zevkliydi. Yaklaşık 1 sene sonra da dijital fotoğraf makinesi aldım ve fakültenin gazetesi ‘Görünüm’de hem foto muhabiri hem de fotoğraf editörü olarak mesleğe atıldım.

HER ŞEYİ DEĞİŞTİREBİLİR

Fotoğraf çekmenin sizin için anlamı ne?

Fotoğraf çekmek tarihe not düşmektir. Fotoğraf aracılığıyla yaşanan gerçekleri topluma kendi gözünüzle yansıtıyor ve bu sayede tarihin yapraklarına sizin perspektifinizden bir an kaydediyorsunuz. Bu yüzden benim için fotoğraf çekmek hayatın ta kendisidir. Binlerce sayfa yazı yazılsa, günlerce ve aylarca konuşulsa da o konuyu anlatan çarpıcı bir fotoğraf karesi her şeyi baştan aşağı değiştirebilir. Fotoğrafın gücü gerçekliğinden geliyor.

 

BAZILARI BÖLGESEL HABERCİLİĞİ KÜÇÜMSER

Hürriyet Ankara’da muhabir olarak görev yaparken başarılı fotoğraflarınız ve haberlerinizle ön plana çıktınız. Şimdi Hürriyet Gazetesi Foto Muhabiri olarak görev yapıyorsunuz. Yerel haberlerden ulusal gündeme geçtiniz diyebiliriz. İkisi arasındaki fark nedir?

Yerel gündem ile ulusal gündem arasında büyük farklar var. Bazıları yerel gündemi, bölgesel haberciliği küçümser ancak gazeteciye mesleki açıdan kattıkları çok fazladır. Ulusal gündem kadar takip edilmese de, çektiğiniz bir fotoğraf ya da yazdığınız bir haber görev yaptığınız bölgede büyük ses getirebilir. Hatta daha büyük gelişmelere yol açarak bir anda tüm Türkiye’nin konuştuğu bir habere de dönüşebilir. Ulusal gündemde günlük siyasi gelişmeler, toplumsal olaylar, sıcak haber olarak nitelendirilen gelişmeler takip ediliyor ve doğal olarak da çektiğiniz fotoğraflar daha fazla insanın gündeminde oluyor. Ancak yerel gündemde doğrudan insana dokunabilme şansınız var. Çektiğiniz fotoğraflar ve yazdığınız haberler muhtaç bir kişinin yardımına koşulmasını ya da söz konusu bölgeye ait çözülemeyen bir sorunun giderilmesini sağlıyor.

HABER YAZAN FOTO MUHABİRİ

Her iyi fotoğraf çekenin foto muhabiri olamayacağını düşünüyorum. Gazeteciliğinizin foto muhabirliği alanına kattıkları neydi?

Sadece fotoğraf çekmek foto muhabirliği değildir. Foto muhabiri aynı zamanda bir gazetecidir, refleksleri de habere odaklıdır. Takip edilen haberin konusunu bilmenin, gündemi ve gelişmeleri yakından takip etmenin foto muhabirine sahada büyük avantaj sağlayacağını düşünüyorum. Uzun yıllar fotoğraf çeken bir muhabir olarak çalışmak bana haber yazımında büyük bir hız sağladı. Bazı durumlarda tek başımıza görevlere gittiğimiz zamanlar gazeteden haberi de istiyorlar. Habere de aşina olmak hızın çok önemli olduğu dönemde foto muhabirine zamandan tasarruf sağlıyor.

 

BİRÇOK TEHLİKELİ ORTAMDA ÇALIŞTIM

Meslek hayatınız boyunca unutamadığınız veya sizi en çok etkileyen olaylar neler oldu?

Meslek hayatım boyunca görev icabı birçok tehlikeli ortamda çalıştım. Bunlar arasında unutamadığım ve bende iz bırakanlar 2013’teki Gezi Parkı gösterileri, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimini ve 2019’daki Barış Pınarı Harekatı sırasında oldu. Gezi Parkı eylemlerinde Güvenpark’ta Ethem Sarısülük’ün başından vurulmasına şahit oldum ve fotoğrafladım. Beni en çok endişelendiren ve unutamadığım olay ise 15 Temmuz darbe girişimiydi. Yoldaki araçların tanklar tarafından kağıt gibi ezildiği, vatandaşların zırhlı araçların üzerine çıktığı ve yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği olayları Genelkurmay Başkanlığı önünde görüntüledim. Gece karanlığında sıkılan mermilerin çevremdeki insanlara isabet ederek yere düşürmesi beni derinden etkilemişti. Barış Pınarı Harekatı sırasında da Ceylanpınar sınırında Resulayn’daki PKK/YPG unsurlarını görüntülerken bulunduğum çatıya doğru bir havan gelmişti. Hemen arkadaki binaya düşen havan bana kısa süreli bir şok yaşatmıştı.

 

VİZÖRÜN ARDINA SAKLIYORUM

Olay anında deklanşöre basarken ne hissediyorsunuz?

O anda Aklımdaki bütün sorunları, yaşadığım sıkıntıları geride bırakıyorum. Tek odak noktam en iyi açıdan ‘o an’ diye tabir edilen fotoğrafı yakalamak oluyor. Ancak öyle bir an geliyor ki, bulunduğunuz ortamdan ister istemez etkileniyorsunuz. Bir doğal afetin ardından ya da bir şehit cenazesinde acıyı ve hüznü fotoğraflarken bazen duygularınıza da hakim olamıyorsunuz. Ancak görev gereği böyle anlarda duygularımı vizörün ardına saklıyorum

TANKA TOKAT ATAN ADAM

En çok ses getirdiğini düşündüğünüz fotoğrafınızdan bahseder misiniz?

15 Temmuz darbe girişimi sırasında çektiğim tanka tokat atan adam fotoğrafımı söyleyebilirim. Genelkurmay Başkanlığı önüne gelen tanklardan birine kalabalığın içinden çıkan şortlu bir kişinin yöneldiğini gördüm. Onlarca ton ağırlıktaki tankın namlusuna tokat atmaya çalışması çektiğim en ilginç fotoğraflardan birisidir.

 

 

TECRÜBE İSTİYOR

Doğru kareyi seçtiğinize nasıl karar veriyorsunuz?

Doğru kareyi seçmek ve kendi çektiğiniz fotoğrafları elemek, kariyerine yeni başlayanlar için oldukça zor bir iş. Fotoğrafı çekerken zaten bir anı seçtiğiniz için kendi deneyiminizle birlikte bir seçim yapmış oluyorsunuz. Ancak fotoğraf makinelerinin seri imkanları nedeniyle sadece deklanşöre basmak bunun için yeterli olmuyor. Doğru kare seri çektiğiniz fotoğrafların ortasında da sonunda da olabilir. Bunun seçimini doğru yapmak da tecrübe istiyor. Çalıştığınız kurumun hangi fotoğrafları kullanıp kullanmayacağını bile tahmin edebiliyorsunuz.

İleriye dönük hedefleriniz nedir?

Gelecekte uluslararası bir ajansta mesleğimi sürdürerek çektiğim fotoğrafların hem Türkiye’de hem de dünyada daha da görünür olmasını hedefliyorum.

FOTO MUHABİRİ SAYISI AZALDI

Sizce foto muhabirlerinin sektördeki en büyük sıkıntıları neler?

En büyük sorun kurumların kadrosunda çalışan foto muhabiri sayısını azaltması bence. Bu da piyasadaki rekabetin azalmasına yol açıyor ve kısır bir döngü olarak derinleşiyor. Bir diğer sorun ise ekipman fiyatlarında döviz kurlarındaki yükselişten dolayı yaşanan artışlar. Profesyonel bir fotoğraf makinesinin gövdesi 100 bin TL rakamlarına dayandı. Teknoloji her geçen gün gelişiyor ve fotoğraf makineleri de bu gelişmeye paralel olarak yenileniyor. Ancak Türkiye’de fahiş fiyatlarla satılan bu makinelere ulaşmak artık imkansız hale geldi.