CÜNEYT ÜNAL

Cüneyt Ünal, alaylı başarılı bir kameraman. Babası “top peşinde koşmasın” diyerek daha ortaokuldayken evlerinin yanında bulunan Kanal 6 televizyonuna ‘’bir şeyler öğrensin’’ diyerek işe başlattı. Ofisboy olarak başladığı televizyonda önce asistan, ardından da kameraman oldu. Yıllarca haber kanallarında başarılı haberlere imza atan Cüneyt Ünal, Suriye’de birlikte çalıştığı muhabir arkadaşının öldürülmesinden sonra 80 gün Suriye’de tutuldu. Hükümetin yaptığı görüşmelerin ardından Türkiye’ye dönen Cüneyt Ünal, bugün TRT World televizyonunda mesleğini yapmaya devam ediyor.

3 Haziran 1977 tarihinde Ankara’da doğdu. İlkokul, ortaokul ve Liseyi Ankara’da okudu. Eskişehir Anadolu Üniversitesi  AÖF İletişim Bölümünü okurken ailevi nedenlerden dolayı üniversiteyi bırakmak zorunda kaldı. 1992 yılında Kanal 6 televizyonun da ofis boy olarak çalışmaya başladı. 1993 yılı başından itibaren kameraman asistanlığı yapmaya başladı. Kanal 6 televizyonundan sonra Kanal 9 televizyonunda 2 yıl çalıştı. Bir süre işsiz kaldı. Bu arada NTV’de kiralık kameraman olarak çalıştı. Daha sonra CNN Türk’te 8 yıl, TRT Türk’ün Kudüs temsilciliğinde 3 yıl çalıştı. İşsiz kaldığı dönemde TRT Okul için kameramanlık yaptı. Ardından da SkyTürk televizyonunda çalıştı. Şimdi de ilk yayına başladığı 2015 yılından buyana TRT World televizyonunda çalışıyor.

Röportaj: Hamza Şahin

‘’TEKNİK PERSONELİN ELİNE MİKROFONU VERDİM’’

Toplumsal olaylarda en önde foto muhabirleri ile birlikte hep sahadaydık. O dönemlerde eylemlerde polisler eylemcilerle bizi ayırt etmeden gazladılar, copladılar. Ama şimdi öyle şeyler olmuyor artık. CNN Türk’te çalışırken, teknik serviste çalışan Emrah isminde bir arkadaşım vardı. Başbakanlık binasında canlı yayın araçları olmadığı için karasal link kuruluyordu. Rahmetli Bülent Ecevit Başbakan idi. Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan’ın kabineden istifa ettiği konuşuluyordu ama haberi teyit edememiştik. Bu haberin onayını bekliyorduk. Bu arada Hüsamettin Özkan Başbakanlık personelinin kullandığı kapıdan çıkınca ben mikrofonu teknik servisteki Emrah’a verdim, ‘’sor sor’’ diye bağırdım. Emrah bir şeyden haberi olmadığı için şaşkınlıkla bana, ‘’ne sorayım abi’’ dedi. Bu arada Başbakan Yardımcısı Özkan arabasına binip gitti.

KIZININ DOĞUM HABERİNİ LİBYA’DA ALDI

TRT Türk Kudüs bürosunda çalışırken cuma günleri Mescid-i Aksa’nın dışında İsrail polisi 55 yaşın altındakileri içeriye almıyordu. Kimlik kontrolü ile giriliyordu. Pazar günü de Zeytindağı ve Shergharh bölgesinden geçen İsraillilere Filistinliler taş atıyordu. Kudüs’te haftanın en az 2-3 gününde olaylar oluyordu. Haber için İsrail Cumhurbaşkanlığına girerken didik didik aranıyorduk. Bu yüzden habere yetişemediğimiz zamanlar oldu.

TRT Türk için Libya’ya  Fatih Er ile birlikte gittim. Biz Mısır üzerinden Libya’ya 3-4 günlük kara yolculuğu ile gidebildik. Libya’ya gittiğimizde insanlar su tankerinden su alabilmek için kuyruktaydı. Görüntüleri montajladıktan sonra paket yapıp uydu ile gönderiyordum. Rasnaful’da bir gece kapı çaldı, ‘’Haydi gideceksiniz’’ dediler, ‘’Kaddafi’nin askerleri  geliyor, haydi gidin’’ dediler. Oradan korku içinde güvenli bir yer buluncaya kadar uzaklaştık. Libya’da 40 gün çalıştım. Ben Libya’da iken kızım doğdu. Kızımı ancak 15 gün sonra görebildim. Eşim de kızımın ismini ‘Sahra’ koydu.

MUHABİR ÖLDÜ, 80 GÜN SURİYE’DE TUTULDU

TRT Türk ile sözleşmem bittiği için İstanbul’a döndüm. Tazminatımı alamadığım ve işsiz olduğum için Al Hurra Televizyonu için kiralık kameraman olarak Filistinli muhabir Beşar Fehmi ile Suriye’ye gittim. Suriye’deki ikinci günümüzde Beşar ile birlikte çatışmanın arasında kaldık ve Beşar yaralandı. Onu kenara çektim ama hayatını kaybetti. Ben Suriye’ye gerçekten işsiz olduğum için gözüm kapalı gittim. Ailem için, kızım için gittim. Televizyonun yönetim kurulunda Hilary Clinton olduğunu ve bu televizyonun Irak’ta Saddam’ı devirmek için kurulduğunu Türkiye’ye döndükten sonra öğrendim. Günlük 300 dolara 10 günlük anlaştık ama bir kuruş bile para almadım. 76 gün boyunca Halep’te tutuldum. Son 4 günde Şam’da kaldım. Yapılan görüşmeler sonrası Türkiye ye döndüm. Benim kurtulmam için girişimde bulunan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti yetkililerine, Cumhuriyet Halk Partili milletvekillerine, sivil toplum kuruluşlarına tekrar teşekkür ederim.

GENÇ KAMERAMANLARA TAVSİYE

Bu işi çok sevmeliler. Gelişen teknolojiye ayak uydurmaları, kurguyu öğrenmeleri gerekir. En az iki yabancı dil bilmeleri gerekir. Sahada olmadan haber olmaz. Biz salon değil saha habercisiyiz. Görüntü olmadan haber olmaz. İyi görüntüyü de tecrübeli ve iyi kameraman çeker.