Doç Dr. Abdulkadir ATİK

Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi

Radyo Televizyon Sinema Bölümü

Öğretim Üyesi

Fotoğraf  kadar dünyayı etkileyen çok az iletişim formu vardır. Yaklaşık iki asırlık süreçte fotoğraf, bugünkü yaygın, kitlesel, popüler halini alana kadar değişti, dönüştü. Bazen sanatsal bir anlatı, bazen bir iletişim aracı bazen de gerçekliğin kanıtı olma yönleriyle öne çıkan fotoğraf, dönüşürken dünyayı da değiştirdi. Hayatın her alanında kendine yer bulabilen fotoğrafın en ciddi uygulama alanlarından biri de medya oldu. Haber ile fotoğraf arasındaki çift yönlü etkileşim, içinde bulunduğumuz yüzyıla damgasını vuran sosyal medya olgusuyla birlikte çok daha girift ve çok daha kaçınılmaz bir duruma geldi. Öyle ki daha çok geleneksel uygulamalara vurgu yapan bir kavram olan ‘basın fotoğrafçılığı’ terimi yerini ‘görsel gazetecilik’ kavramına bırakmaya başladı. “Fotoğrafın şaşırtıcı gücü, yazının gücünün çok ötesindedir. Bir metin ender olarak, fotografik nesnenin; gölge, ışık ya da malzemenin aynı andalığı, aynı somutluğu, aynı büyüleyiciliği gösterebilir.” (Jean Baudrillard)

Fotoğraf, Haberin Tamamlayıcısıdır

Haberle fotoğraf arasındaki ilişkinin çok yönlü olduğunu söylemek mümkündür. Bu çok yönlü ilişkide fotoğraf haberleri tamamlamakta, saklamakta, kanıtlamakta, evrensel kılmakta ve farkedilir olmasını sağlayabilmektedir. Bunları sağlayabildiği ölçüde de haberi daha da etkili kılabilmektedir. Fotoğrafın haberin tamamlayıcı bir ögesine dönüşmesi daha çok haberin olanı olduğu gibi anlatma kaygısından kaynaklanmaktadır. Haberde nesnellik ilkesi; haberi başkaları için üretilen, metni oluşturandan bağımsız bir form olarak görme çabaları sonucunda ortaya çıkmış bir uygulamadır. Bu nedenle genel beklenti haber metinlerinin duygusal ve öznel metinlere dönüşmemesi yönünde gelişmiştir. Örneğin katliam gibi bir trafik kazasının haberi, 5N1K sorularının cevaplarına yönelik olarak oluşturulacak bir metnin ötesine geçemez. Haberci ortamdaki trajediyi anlatmaya kalktığında metin; öznel ve duygusal bir hâl almaya başlar ki bunun nesnelliği zedelediği düşünülür. Fotoğrafsa tam da bu noktada haber metnindeki bu kuru enformasyona, ortamdaki duygusallığı ekleyerek katkıda bulunur. Görüntünün duyguları harekete geçiren yönü, haberin bilişsel süreçlere hitap eden yönüyle birleşerek daha üst bir anlamın inşa edilmesini sağlayabilmektedir. Aynı şekilde fotoğraf karesinde yer alan detaylar da olayın daha net görülmesi ve algılanmasını sağlayabilmektedir. Haber metninde yer verilmeyen mekâna ve aktörlere dair detaylar, olaya ilişkin tamamlayıcı verilere dönüşebilmektedir. Fotoğraf ayrıca haberin belleklerde yer edinmesinde ve dolayısıyla bireysel veya toplumsal bellekte saklanmasında da önemli bir rol oynamaktadır. Haber fotoğrafı bir anlamda; haberin bir fotoğraf çerçevesi içerisinde kodlandığı ve görsel yolla sembolize edildiği bir formdur.

Fotoğraf, Geçmiş Gerçeğin Doğrulayıcısıdır

Foto muhabirinin haberi anlatan en uygun kareyi bulma konusundaki çabası da bu türden bir arayışı ifade etmektedir. Fotoğraf olayı çok daha tanıdık ve çekici kılmakta ve bu şekilde okura, olayı daha yakından seyretmesine olanak sağlayan bir pencere açabilmektedir.

Fotoğrafı habere yakınlaştıran unsurlardan biri de haberin doğruluğuna tanıklık etmedeki başarısıdır. Her ne kadar gerçeğin yeniden yorumlanmış kısmi bir temsili olmanın ötesine geçemese de fotoğraf, “doğrulama (authentication) gücü” bakımından “geçmiş gerçeğe” dokunabilmektedir. Fotoğrafı sanat olmanın ötesinde bir büyü olarak nitelendiren Roland Barthes, fotoğrafın bu büyülü gücünün, onun geride kalmış olan varoluşu doğrulamasından kaynaklandığını ileri sürmektedir. Barthes, diğer sanat türlerinden farklı olarak fotoğrafın yapılma biçimi nedeniyle ‘an’a tanıklık’ ettiğini ve olayların anlamına ilişkin yalan söyleyebilse de varoluşuna dair kesinlik içerdiğine vurgu yapmaktadır. Fotoğrafın bu ‘büyülü gücü’, haberin ‘olanın olduğu gibi aktarılması gerektiği ilkesiyle’ bütünleşerek çifte tanıklık doğrultusunda haberi etkili kılabilmekte ve haber fotoğrafının tarihe tanıklık eden belgeler olarak algılanmasına yardımcı olmaktadır.

Fotoğraf, aynı zamanda zamansal bir bellektir

Fotoğrafın geçmişte var olanın anlık bir görüntüsü olarak nitelendirilmesi, onu aynı zamanda bir çeşit zamansal bellek olarak da değerlendirmemizi mümkün kılabilmektedir. Bu da fotoğrafı, bireysel ve toplumsal belleğin katmanlarında belirgin izler bırakan güçlü bir görsel forma dönüştürmektedir. Bu kapsamda fotoğraf, bir haberin belleklerde saklanması ve hatırlanmasında önemli işlevler üstlenebilmektedir. Fotoğrafın haberle olan birlikteliğini anlamlı kılan unsurlardan biri de fotoğrafın yazıya göre çok daha evrensel olan dilidir. Sözlü dilin sınırları içerisinde oluşan bir haber, fotoğrafla birlikte kendi dünyasını bir nebze de olsa aşabilmektedir. Fotografik görüntü insana, kültürel kodlarla oluşturulmuş ve ancak bu kodları çözebilen biri tarafından anlaşılabilecek bir yazıdan çok daha evrensel bir izlek sunabilmektedir. Bu, bir tür okuma bilmeyen birini, bir gazetedeki fotoğrafları anlama çabasına iten cesaretin insandaki karşılığı gibidir. Bir foto muhabirin bir olayı seçerken ve fotoğraflarken sergilediği doğal tepki, insanların olayları anlamaya çalışırken zihinlerinde canlanan görsel imgelere, çoğu zaman denk düşebilmektedir. Bu durum, hiçbir mesleki formasyona sahip olmayan bir çocuğun elindeki fotoğraf makinesiyle, haber değeri taşıyan bir olayın fotoğraflarını çekerken kendisini yönlendiren itkilere benzemektedir. İnsan doğasına özgü bu durumun özellikle görsel medyada da karşılığını bulduğunu söylemek mümkündür.

Fotoğraf, enformasyonun hiyerarşik organizasyonunda başat rol oynamakta.

Medya kendi dilini oluştururken de olayları görsel kodlara indirgeyerek hareket etmekte ve bu kodlar zaman içinde herkesin anlayabileceği görsel dile dönüşebilmektedir. Var olanın sureti olarak haber fotoğrafı, doğayı ve insanın başına gelebilecek felaketleri yansıladığı sürece önemli ölçüde evrensel olma iddiasını sürdürebilecektir. Yoğun enformasyon ortamında sürekli olarak fark edilme kaygısıyla tasarlanan haberler için fotoğraf; başlık, spot gibi uygulamaların yanı sıra dikkat çekmenin en garantili yollarından biri olarak da habere katkı sağlayabilmektedir. Fotoğrafın bir gazetedeki onlarca haber arasından ilgi ve ihtiyacına uygun olanı arayan bir okurun bakışlarını yakalayabilme gücü, onu haber açısından enformasyonel amaçların ötesinde bir yere yükseltebilmektedir. Fotoğrafın; bunca koşuşturmaca, yoğunluk, gürültü ve kaos arasında bocalayan bireyin bakışlarını bir anda üzerine çekebilme gücü “imgenin sessizliğini ve hareketsizliğini bir fotoğraf nesnesine iade etmesi”nden kaynaklanmaktadır. Günümüzde fotoğraf, enformasyonun hiyerarşik organizasyonunda başat bir rol oynamaktadır. Enformasyonu etiketleyen ve taşıyan bu rol, fotoğrafı metne bağlam oluşturabilecek bir noktaya taşımıştır. Artık metne dayalı bir fotoğraf okumasındansa, çoğu durumda fotoğrafa dayalı bir metin okuması gerçekleştirildiği de söylenebilir.

Fotoğraf, yapıtaşıdır

Medya; kültürel iklimin oluşumda, dönüşüm-etkileşim ve gelecek kuşaklara aktarımda başat konumdadır. Dolayısıyla, önemli oranda içinde yaşadığı kültür tarafından biçimlenen insanın; dünyayı algılama ve anlamlandırma süreci de büyük ölçüde medya dolayımla gerçekleşmektedir. Medyanın kullandığı sembolik dilin yapı taşları olarak hizmet gören görüntüler ise bu medyatik kültürün taşıyıcı unsurunu oluşturmaktadır. Günümüz dünyasında her gün bireysel ve kurumsal kaynaklı milyonlarca fotoğraf ve video dolaşıma sokulmakta ve bu görüntüler belleklerde oluşan ‘gerçeklik’ algısını şekillendirmektedir. Geleneksel medyaya ek olarak dijital medya ise bu süreci hızlandırmakta, yaygınlaştırmakta ve çok denklemli kılmaktadır. Yaşanan bu süreçte haber ve haber görüntüsü söz konusu olduğunda, durumun çok daha sorunlu ve tartışmalı bir hâl aldığı görülmektedir. Çünkü ‘gerçeğin kendisiyim’ iddiasıyla dolaşan veya kitleler tarafından öyle algılanan haber görüntüleri, medya odaklı bir ‘sosyal gerçeklik’in inşa edilmesinde önemli rol oynamaktadır. Dolayısıyla bir haber fotoğrafı yalnızca ait olduğu olayı anlatan ve o olayla sınırlı kalan bir görüntü olarak kalmamakta, algılanan bütüncül bir dünya gerçekliğinin yapıtaşına dönüşmektedir. 

Yararlanılan Kaynaklar

Alptürk, O., (2013). “Baudrillard ve Fotoğraf”, Fotoğraf Neyi Anlatır, Der: Caner AYDEMİR, İstanbul:Hayalperest.

Barrett, T., (2012). Fotoğrafı Eleştirmek, Çeviren: Yeşim Harcanoğlu, İstanbul:Hayal Perest.

Baudrillard, J., (2013). “Yokoluş Sanatı”, Fotoğraf Neyi Anlatır, Der: Caner AYDEMİR, İstanbul:Hayalperest.