Sümeyye ERBAŞI

“FOTOĞRAF BENİM İÇİN IŞIKLA YAZI YAZMAK”

 RÖPORTAJ: Derya YETİM

Erkek egemen bir toplumda, erkek egemen bir meslek dalında, ideallerinin peşinde koşan bir genç kız Sümeyye  Erbaşı…  Deli dolu, cıvıl cıvıl, insanlarla iletişimi seven, fotoğraf çekmekten, farkındalık yaratacak “o kare”nin peşinde koşmaktan yılmayan, yorulmayan, bir genç. Ankara Anadolu İletişim Lisesi’nden mezun olduktan sonra Akdeniz Üniversitesi Gazetecilik Bölümünü bitirdi. Halen Hacı Bayram Veli Üniversitesi Gazetecilik Anabilim dalı üzerine Yüksek Lisans’ına devam eden Sümeyye Erbaşı’na, fotoğrafı, fotoğraf çekmeyi ve hayallerini sorduk.

Söze kendinden bahsederek başla istersen. Kimdir Sümeyye Erbaşı?

Çocukluğumdan beri deli dolu, bulunduğu yerde beş dakikadan fazla duramayan biri oldum. Her zaman hareketi, enerjiyi sevmişimdir. Aynı zamanda hırçın bir çocuktum. Hırçınlığımın da mutlaka sebebi olurdu. Haksızlığa hiçbir zaman tahammülü olmayan ve mutlaka reaksiyon gösteren biri oldum.

İsteklerim, hayallerim, hedeflerim için mücadele ettim hep. Gazeteci olmaya küçük yaşlarda karar verdim. Ama aileme göre çalışma saatleri belli olan, masa başı bir işim olmalıydı ki kusursuz bir hayatım olsun. Mutlu hayatın anahtarı hayallerinde saklıydı insanın. Ben de bu yolda ilk adım olarak tercihimi bir iletişim lisesinden yana atarak kullandım. Ankara Anadolu İletişim Lisesi Radyo ve Televizyon Programcılığı bölümünde okudum. Lisedeyken, en çok Ankara soğuğunda yapmış olduğumuz sokak röportajları mutlu ediyordu beni. Liseden sonra da Akdeniz Üniversitesi Gazetecilik Bölümünü kazandım ve hayallerim için Antalya’ya kanatlandım.

 

FOTOĞRAFIM SAVAŞLARI ENGELLESİN İSTİYORUM

Fotoğraf senin için ne anlam ifade ediyor?

Fotoğraf  bize evrensel bir dil sunuyor. Yani şöyle ki; dininiz, ırkınız, cinsiyetiniz, hangi dillerde okuyup yazdığınız önemli değil. Anlatmak istediğim şey ne ise onu anlamak için sadece bakmanız yeterli. Dilimi, dinimi, cinsiyetimi bilmenize gerek yok. Çektiğim fotoğraflarla bir hikâye anlatıyorum. Hikâyemi dünyanın her yerine fotoğrafla iletmenin yazıdan daha etkili olduğu düşüncesindeyim.  Fotoğraf  benim için ışıkla yazı yazmak. Fotoğrafla tarihe not düşmek kadar güzel bir şey yok bana göre. Üniversite sürecim boyunca birçok gazeteci ve foto muhabiri ile tanıştım, seminerlerine, konferanslarına katıldım. Fotoğraf  üzerine okumalar yaptım. Araştırmalarım sırasında çok fazla savaş fotoğrafçısının hayatını öğrendim.

Seni fotoğrafa yönelten ne oldu?

James Nachtwey röportajlarına ve belgeseline denk geldim. İşte hayallerimin tanımadığım kahramanını bulmuştum. Günümüzün en önemli foto muhabiri ve fotoğrafçısı arasında olan Amerikalı James Nachtwey, nasıl Vietnam savaşında Don McCullin’in fotoğraflarını gördükten sonra savaş fotoğrafçısı olmaya karar verdiyse, ben de onun fotoğraflarını gördükten sonra savaş muhabiri olmaya karar verdim. Yapmış olduğu şey beni derinden etkilemişti. Ona göre fotoğrafın gücü bir savaşı engelleyebilir. Aynı düşünceye sahip olmamdan kaynaklı benim fotoğraflarımın da kamuoyu oluşturmasını ve değişim için baskının yolu olması görevini üstlenip savaşları engellemesini istiyorum. Buna verilecek örnek çok aslında. Mesela Türkiye sahilinde boğularak ölen Aylan Kurdi’nin fotoğrafı dünyanın bu olaya ilgisinin olduğu bir dönemde meydana geldi ve kamuoyunu harekete geçirdi. Vietnam’da savaş sırasında çekilen küçük kız çocuğu Kim Phuc’un fotoğrafı da savaşı bitiren fotoğraf olarak tarihe geçti. Çekmiş olduğum fotoğrafların da böyle etkilerinin olmasını diliyorum.

 

FOTO MUHABİRLİĞİ SAYGIYI HAK EDİYOR

Sana göre foto muhabirliği nasıl bir meslek?

Foto muhabirliğini seviyorum ve saygı duyulması gereken bir meslek olduğunu düşünüyorum. Günlük hayatta her zaman tanık olunmayacak olaylara tanık olan foto muhabirleri insanların bu olaylara kendi gözlerinden baktıklarının farkında olan insanlardır. Ve tabi ki bu insana ciddi bir sorumluluk yüklüyor. Çekmiş olduğu karenin insanlara ulaştığını gören foto muhabiri en büyük mutluluğu yaşamış oluyor. Büyük fedakârlıklar gerektiren bir sektör medya sektörü. İşinizi hayatınızın merkezine koymanız gerekiyor, bununla yatıp bununla kalkmalısınız, eşinizden, çocuğunuzdan, sevgilinizden, ailenizden öne almanız gerekiyor çoğunlukla. Sevmeden yapılması pek mümkün olmayan bir meslektir foto muhabirliği.

Gelecek için hayalin var mı?

Kadınlara çok şans tanımayan erkek egemen dünyada, kadınlığımın bana vermiş olduğu kutsal güç ile iyi bir foto muhabiri olmak ve hayallerinden vazgeçmek istemeyen diğer kadın dostlarıma ışık olmak. Şu an Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde Gazetecilik üzerine yüksek lisans yapıyorum. Umarım ilerde erkeklerin kıskandığı fotoğrafçı olarak tarihe geçmiş Catherine Leroy gibi  ‘dünyayı daha iyi bir yer yapmaya çalışan bir kadın’ olarak anılırım.

 

BİYOGRAFİ

28 Aralık 1994 Ankara doğumluyum. Eğitimimin büyük bir kısmı Ankara’da geçti. Okuduğum okullar;Hacı Sabancı İlköğretim Okulu,  Ankara Anadolu İletişim Lisesi Radyo Televizyon Programcılığı bölümü. Akdeniz Üniversitesi Gazetecilik Bölümü mezunuyum.  Şu an Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Gazetecilik Anabilim dalı üzerine Yüksek Lisans yapıyorum. Profesyonel olarak Teakwon-Do ve Kick-Box sporlarıyla ilgileniyor, ilerde iyi bir muhabir olabilmek için eğitimime devam ediyorum.