Roportaj : Murat Pazarbaşı

MEDYATREK

2013 yılından bu yana faaliyet gösteren Medyatrek Doğa Sporları Grubu için basın kartlı dağcılar tanımı hiç de yanlış olmaz. Bu grubun organizatörlerinden Kanal D Kameramanı Bayram Şahin ile Medyatrek Doğa Sporları Grubu’nun ortaya nasıl çıktığını, bugüne kadar neler yaptıklarını konuştuk.

AĞRI DAĞI ZİRVESİ

Nedir Medyatrek ?

Basın  mensuplarının  işleri  her  zaman zordur. Soğuk, sıcak demeden, yağmurda, çamurda  uzun  saatler  süren  mesailer, günlerce   süren   takipler,   beklemeler…   7 Gün  24  saat  esasına  göre  şekillenen  mesai kavramı;  gazetecilerin,  televizyoncuların,  foto muhabirlerinin,  kameramanların  kaderi  haline gelmiştir.  Bir kare fotoğraf, kısa bir görüntü, bir satır son dakika bilgisi için verilen çok yoğun emek… Ana haber başladığında ya da sabah gazeteyi açıp okumaya başladığınızda bunların hiç birisini göremezsiniz. Aslında bunları haber, görüntü ve fotoğraf olarak hazırlayanlar da görme fırsatı bulamadan, başka haberler için çoktan mesaiye   başlarlar…   Kendilerine,   ailelerine, eşlerine, dostlarına çok fazla zaman ayıramazlar basın  mensupları.  Medyatrek  Doğa  Sporları Grubu  işte  bu  gerekçelerden  doğdu.  Bunca yoğun  çalışma  temposunda  bir  nebze  olsun doğada birlikte zaman geçirmek…

ERCİYES ZİRVESİ

Neden dağcılık?

Seyircisi olmayan zor bir spor olan dağcılıkta herhangi bir rakipte yoktur. Tıpkı dağcılık gibi medya çalışanlarının da mesleklerini yaparken seyircisi yoktur. Ağır çalışma koşullarının zorluğunu mukayese edebileceğimiz yegane sporun dağcılık olduğunu düşündük.

Bu grup kaç yıldır dağlara tırmanıyor ve ilk dağınız hangisi?

2013 yılında ilk faaliyetimizi yapma kararı aldık. Milliyet’ten foto muhabiri Yavuz Özden, CNN Türk’ten kameraman Ertan Ezen, CNN Türk’ten muhabir Murat Pazarbaşı ile birlikte başlattığımız faaliyetler aralıksız devam ediyor. Medyatrek olarak ilk faaliyetimizi, Türkiye’nin en yüksek dağı olan 5165 metrelik Ağrı Dağı’na yaptık. Çok zor şartlarda başlayan faaliyeti, şiddetli fırtına nedeniyle zirveye yakın bir yerde noktaladık. Zirveye ulaşamasak da amacımıza ulaşmış olduk: Türkiye’de basın çalışanı olmak ve çalışma şartlarımız Ağrı Dağı’na tırmanmak kadar zor. Bu faaliyetimizden sonra Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde tırmanışlar ve kamp faaliyetleri yürüttük. İnsan fizyolojisinin tolere edebileceği şartları zorlayan faaliyetlere imza attık. Ağrı Dağı gibi yüksek irtifalarda çadırda kaldık. Buz tutan Çıldır Gölü’nü bir uçtan bir uca yürüyerek bedenlerimizin üst limitlerini zorladık. Kışın Türkiye’nin en soğuk yerinde eksi 35 derecede buz üzerinde çadırlarımızda kamp yaptık.

Bu faaliyetlere katılan gazeteci sayısı kaç?

Üst düzey bir dayanıklılık isteyen tüm bu faaliyetlere referans olan, mesleğimizin bize kazandırdığı zor şartlara uyum sağlayabilme yeteneği. Basın çalışanı olarak karşılaştığımız zor şartlar farkında olmadan bizi dağ ve doğa koşullarına hazırlamış. 4 Kişi ile başladığımız doğa faaliyetlerimize bugüne kadar 50 civarında basın mensubu katıldı.

Bu grup sosyal projelere de imza attı değil mi?

Evet, giderek ilgi uyandıran faaliyetlerimiz sosyal sorumluluk projeleri ile daha anlamlı bir hal almaya başladı. Tırmanış yapacağımız bölgelerde belirlediğimiz köylerde yaşayan çocuklara kıyafet, kırtasiye ve bilgisayar yardımı yaptık. Bugüne kadar 500’ün üzerinde çocuğa tedarikçi kurumların verdiği malzemeleri ulaştırdık. Çocukların gözlerindeki sevinçleri yanlarımıza alarak en zor etapları bir bir aştık.

ERCİYES ZİRVESİ

Bugüne kadar nerelere tırmandınız?

5 Yaşında ki Medyatrek ile Ankara ve İstanbul’dan katılan meslektaşlarımızla; 2 kez Ağrı Dağı (5165 metre), bir kez Erciyes Dağı (3917 metre), 2 kez Hasan Dağı (3268 metre), bir kez Aladağlar Emler Zirve (3726 metre) ve ilk yurtdışı tırmanışımız olan Gürcistan’daki Kazbek Dağı’na (5047 metre) tırmandık. 2 Kez buz tutan Çıldır Gölü’nü baştan başa geçerek buz üzerinde kamp kurduk. Türkiye ve dünyanın çeşitli yerlerinde zor şartlar altında zamanla yarışarak işimizi yaptık. Medyatrek ; gazeteci, televizyoncu, foto muhabiri ve kameraman olan bizlere, bir nebze kendimiz için zamanı kullanabileceğimizi ve bunu doğada yapabileceğimizi gösterdi.